Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
OTURTMAK : Turkish Turkish

oturmak eylemini yaptırmak

OTURTMAK : Turkish Turkish

koymak; yapmak, yerleştirmek

OTURTMALIK : Turkish Turkish

yapının toprak üstünde kalan, bir metre kadar yükseklikte, bütün yapı boyunca devam eden, üstüne gelen duvarlardan birkaç santim dışarı çıkıntılı ana temel duvarı. yapıda temelle birlikte sağlam taban oluşturan yapının alt bölümü, subasmanı

OTURTULMA : Turkish Turkish

oturtulmak eylemi

OTURTULMAK : Turkish Turkish

oturtmak eylemine konu olmak

ÖTÜRÜ : Turkish Turkish

ir şeyden dolayı, bir şey yüzünden

ÖTÜRÜK : Turkish Turkish

ıshal, sürgün, °amel

ÖTÜRÜKLÜ : Turkish Turkish

(ınsan ya da hayvan için) ıshal olmuş, ishalli

OTURULMA : Turkish Turkish

oturulmak eylemi

OTURULMAK : Turkish Turkish

oturmak işi herhangi biri tarafından yapılmak

OTURUM : Turkish Turkish

ir meclis ya da kurulun çözümlenmesi gereken sorunları görüşüp tartışmak için yaptığı toplantı, °celse

OTURUM : Turkish Turkish

yasama meclislerinin birleşimlerinden her biri

OTURUP KALKMAK : Turkish Turkish

hareket etmek

OTURUŞ : Turkish Turkish

oturmak eylemi ya da biçimi

OTURUŞMA : Turkish Turkish

oturuşmak eylemi

OTURUŞMAK : Turkish Turkish

yatışmak, hızı azalmak

ÖTÜŞ : Turkish Turkish

ötmek eylemi ya da biçimi

ÖTÜŞME : Turkish Turkish

ötüşmek eylemi

ÖTÜŞMEK : Turkish Turkish

irlikte ya da karşılıklı ötmek

OTUZ : Turkish Turkish

yirmi dokuzdan sonra gelen sayının adı ve bu sayıyı gösteren işaret

OTUZ : Turkish Turkish

üç kere on, yirmi dokuzdan bir artık

OTUZAR : Turkish Turkish

otuz sayısının üleştirme biçimi; her birine otuz; her kezinde otuzu bir arada

OTUZBİR : Turkish Turkish

elli ikilik desteyle oynanan bir iskambil oyunu

OTUZUNCU : Turkish Turkish

otuz sayısının sıra sıfatı; sırada yirmi dokuzuncudan sonra gelen

OVA : Turkish Turkish

çevrelerine göre çukurda kalmış, çoğunlukla alüvyonla örtülü, eğimi az, akarsuların derine gömülmemiş olduğu genellikle geniş ya da dar düzlük, yazı (ii)