Multilingual Turkish Dictionary Turkish

ÖYKÜCÜLÜK : Turkish Turkish

öykü yazma ya da anlatma sanatı, °hikâyecilik

ÖYKÜLEME : Turkish Turkish

öykülemek eylemi

ÖYKÜLEME : Turkish Turkish

oman, öykü, masal, oyun gibi türlerdeki gerçek ya da düşsel olayların anlatımı, anlatı, °tahkiye

ÖYKÜLEME : Turkish Turkish

filmdeki kişilerden birinin, filmin öyküsünü anlatmasıyla ortaya çıkan anlatım türü

ÖYKÜLEMEK : Turkish Turkish

öykü durumuna getirmek, öykü olarak anlatmak, °tahkiye etmek

ÖYKÜNCE : Turkish Turkish

çoğunlukla manzum sonucundan ahlaki ders çıkarılan alegorik öykü, °fabl

ÖYKÜNME : Turkish Turkish

öykünmek eylemi, °taklit

ÖYKÜNMECİ : Turkish Turkish

öykünen, benzemeye çalışan, taklitçi

ÖYKÜNMEK : Turkish Turkish

irinin yaptığı gibi yapmak, birine ya da bir şeye benzemeye çalışmak, °taklit etmek

ÖYKÜSEL : Turkish Turkish

öykü özelliği taşıyan

ÖYKÜSELLİK : Turkish Turkish

öyküsel olma durumu

OYLAMA : Turkish Turkish

oy kullanma işi

OYLAMAK : Turkish Turkish

oya koymak ya da oya sunmak

OYLAMAYA KOYMAK : Turkish Turkish

ir toplantıdaki oy sayısını saptamak girişiminde bulunmak

OYLANIŞ : Turkish Turkish

oylanmak eylemi ya da biçimi

OYLANMA : Turkish Turkish

oylanmak eylemi

OYLANMAK : Turkish Turkish

oylamak eylemi yapılmak

OYLAŞIM : Turkish Turkish

ir sorun ya da konuyu ileri sürerek tartışma

OYLAŞLIK : Turkish Turkish

oylaşım niteliğinde olan şey

OYLAŞMAK : Turkish Turkish

ir sorun ya da konuyu karşılıklı oy ileri sürerek tartışmak, °müzakere etmek

OYLATILMA : Turkish Turkish

oylatılmak eylemi

OYLATILMAK : Turkish Turkish

oylanmasını sağlamak

OYLATMA : Turkish Turkish

oylatmak eylemi

OYLATMAK : Turkish Turkish

oya sunulmasını sağlamak

ÖYLE : Turkish Turkish

onun gibi olan, ona benzer