Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
OYNAR : Turkish Turkish

hareket edebilen

OYNAŞ : Turkish Turkish

aralarında toplumca hoş karşılanmayan ilişki bulunan kadın ya da erkekten her biri

OYNAŞLIK : Turkish Turkish

oynaş olma durumu

OYNAŞMA : Turkish Turkish

oynaşmak eylemi

OYNAŞMAK : Turkish Turkish

irbiriyle oynamak

OYNAŞMAK : Turkish Turkish

âşıktaşlık etmek

OYNATILIŞ : Turkish Turkish

oynatılmak eylemi ya da biçimi

OYNATILMA : Turkish Turkish

oynatılmak eylemi

OYNATILMAK : Turkish Turkish

oynatmak eylemine konu olmak

OYNATIM : Turkish Turkish

oynatmak eylemi

OYNATIM : Turkish Turkish

sinema endüstrisinin, filmlerin seyircilere gösterilmesi işiyle uğraşan kolu

OYNATIMCI : Turkish Turkish

oynatım işiyle uğraşan kimse

OYNATIMCILIK : Turkish Turkish

oynatımcının yaptığı iş

OYNATIŞ : Turkish Turkish

oynatma eylemi ya da biçimi

OYNATMA : Turkish Turkish

oynatmak eylemi

OYNATMAK : Turkish Turkish

oynamasını sağlamak

OYNATMAK : Turkish Turkish

kımıldamasına yol açmak

OYNATMAK : Turkish Turkish

herhangi bir canlıya istenilen hareketleri yaptırmak

OYNATMAK : Turkish Turkish

korkutmak, heyecanlandırmak

OYNATMAK : Turkish Turkish

herhangi bir ödevi yerine getirmeyerek karşı tarafı düzenle oyalamak

OYNATMAK : Turkish Turkish

sahneye koymak

OYNATMAK : Turkish Turkish

ir araç, gereç kullanmak

OYNATMAK : Turkish Turkish

aklını yitirmek

OYNAYA OYNAYA : Turkish Turkish

sevine sevine, büyük bir sevinçle

OYNAYIŞ : Turkish Turkish

oynamak eylemi ya da biçimi