Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
PARTİCİ : Turkish Turkish

parti üyesi

PARTİCİ : Turkish Turkish

ir partiye çok bağlı olan, o partinin öğretisini savunmayı, onların çıkarlarını korumayı amaç edinen

PARTİCİ : Turkish Turkish

siyasal gücünü yalnız kendi yandaşlarına çıkar sağlamak için kullanan (kimse)

PARTİCİLİK : Turkish Turkish

ir partiden yana olma, fırkacılık, °partizanlık

PARTİKÜL : Turkish Turkish

parçacık

PARTİKÜLARİZM : Turkish Turkish

yörecilik

PARTİLİ : Turkish Turkish

ir partiden olan kimse

PARTİSİP : Turkish Turkish

ortaç

PARTİSYON : Turkish Turkish

ir orkestra yapıtında bölümlerin tümünü içine alan nota defteri

PARTİYİ KAYBETMEK : Turkish Turkish

elde etmeye çalıştığı bir kazancı karşısındakine kaptırmak

PARTİYİ KAYBETMEK : Turkish Turkish

aşkasıyla çekiştiği bir konuda yenilmek

PARTİYİ VURMAK : Turkish Turkish

üyük kazanç sağlamak

PARTİZAN : Turkish Turkish

partici

PARTİZAN : Turkish Turkish

düşmanlarına karşı savaşım verirken silahlı eyleme katılan (kimse)

PARTİZANCA : Turkish Turkish

partizana yakışır (bir biçimde)

PARTİZANLIK : Turkish Turkish

partizan olma durumu ya da partizanca davranma

PARTİZANLIK : Turkish Turkish

particilik

PARTNER : Turkish Turkish

tiyatro, sinema vb. sanat kollarında özellikle başrol oynayan sanatçının rol arkadaşı

PARTNER : Turkish Turkish

kâğıt oyunlarında ortak

PARTNER : Turkish Turkish

irlikte dans edilen kimse

PARTTAYM : Turkish Turkish

yarımgün

PARYA : Turkish Turkish

hindistan'da kast dışı olanlara verilen ad

PARYA : Turkish Turkish

ayaktakımı, °avam

PAS : Turkish Turkish

su içinde ve nemli havada metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan madde

PAS : Turkish Turkish

genellikle midenin bozulmasından ötürü dilin üzerinde oluşan beyaz tabaka, bar (ii3)