Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
PLANLANIŞ : Turkish Turkish

planlanmak eylemi ya da biçimi

PLANLANMA : Turkish Turkish

planlanmak eylemi

PLANLANMAK : Turkish Turkish

planlamak eylemi yapılmak

PLANLI : Turkish Turkish

elirli bir plana göre yapılan, yürütülen, düzenlenen

PLANLI : Turkish Turkish

önceden belirlenerek yapılan, ölçülü; °hesaplı

PLANLI BÜYÜME : Turkish Turkish

planlı bir gelişmeyle mal ve hizmetlerin gittikçe bollaşması

PLANLI EKONOMİ : Turkish Turkish

toplumun gereksinimlerinin karşılanması ve gelişmesi amacını güden ekonomi, "piyasa ekonomisi" karşıtı

PLANÖR : Turkish Turkish

hava akımlarından yararlanarak uçan, motorsuz hava taşıtı

PLANÖRCÜ : Turkish Turkish

planör kullanan kimse

PLANÖRCÜLÜK : Turkish Turkish

planörcünün işi

PLANSIZ : Turkish Turkish

elirli bir planı olmayan

PLANSIZ : Turkish Turkish

önceden düşünülmeyen, ölçüsüz, hesapsız

PLANTASYON : Turkish Turkish

sanayide kullanılan kimi bitkilerin (kahve, kakao, kauçuk gibi) geniş ölçüde yetiştirildiği işletme

PLANYA : Turkish Turkish

ağaç rendelemekte kullanılan uzun marangoz rendesi

PLANYACI : Turkish Turkish

planya tezgahında çalışan işçi

PLANYALAMA : Turkish Turkish

ağacın, kerestenin kabasını alma

PLASE : Turkish Turkish

at yarışlarındaki müşterek bahislerde, sekiz atın katıldığı yarışlarda ilk üç, dört atın katıldığı yarışlarda ise ilk iki dereceyi kazanacak atın bilinmesi biçiminde oynanan oyun

PLASENTA : Turkish Turkish

etene, son, °meşime

PLASMAN : Turkish Turkish

yatırım

PLASTER : Turkish Turkish

yara üzerine yapıştırılan genellikle ilaçlı özel bant

PLASTİK : Turkish Turkish

içim verilmeye elverişli alan

PLASTİK : Turkish Turkish

organik ve sentetik olarak yapılan madde

PLASTİK : Turkish Turkish

u maddeden yapılan

PLASTİK AMELİYAT : Turkish Turkish

vücudun gereken yerlerini düzgünleştirmek ya da güzelleştirmek için yapılan ameliyat

PLASTİK CAM : Turkish Turkish

testere ile kesilebilen, rendelenebilen, esnek, cam görünüşünde saydam gereç