Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
POZİTİVİZM : Turkish Turkish

olguculuk

POZİTRON, POZİTON : Turkish Turkish

pozitif elektron

POZİTRONYUM, POZİTONYUM : Turkish Turkish

negatif bir elektronla bir pozitrondan oluşan, hidrojen atomuna benzeyen kararsız yapı

PR : Turkish Turkish

praseodim'in simgesi

PRAFA : Turkish Turkish

ıskambil kâğıtlarıyla oynanan bir tür oyun

PRAGMACI : Turkish Turkish

pragmacılığı kendine öğreti olarak kabul eden, °pragmatist

PRAGMACILIK : Turkish Turkish

doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca eylemlerin sonuçları ve başarıları ile değerlendiren öğreti, °pragmatizm

PRAGMATİST : Turkish Turkish

pragmacı

PRAGMATİZM : Turkish Turkish

pragmacılık

PRANGA : Turkish Turkish

ağır cezalıların ayaklarına takılan kalın zincir

PRANGALI : Turkish Turkish

prangaya vurulmuş

PRANGAYA VURMAK : Turkish Turkish

ayağına pranga bağlamak, zincire vurmak

PRASEODİM : Turkish Turkish

atom numarası 59 atom ağırlığı 140, 92 olan, soluk sarı renkli bir element, simgesi pr

PRATİK : Turkish Turkish

kurama dayanmayan, eylem ve uygulama ile ilgili olan, kılgılı, kılgısal, uygulamalı, °tatbiki, °ameli

PRATİK : Turkish Turkish

kolaylıkla uygulanabilir, kullanışlı

PRATİK : Turkish Turkish

ir şeyi yapma yöntemi ya da biçimi, °teamül

PRATİK : Turkish Turkish

ir sanat ve bilim dalının ilkelerinin, kurallarının uygulanışı, kılgı, uygulama, °tatbik, °ameliye

PRATİKLEŞME : Turkish Turkish

pratikleşmek eylemi

PRATİKLEŞMEK : Turkish Turkish

pratik duruma gelmek

PRATİKLİK : Turkish Turkish

pratik olma durumu

PRATİKTE : Turkish Turkish

günlük yaşamda, uygulamada

PRATİSYEN : Turkish Turkish

mesleğini, sanatını pratik yoluyla öğrenip uygulayan kimse

PREFABRİK, PREFABRİKE : Turkish Turkish

parçaları önceden hazırlanıp, konulacağı yerde bir bütün oluşturan, kurma

PREFABRİKASYON : Turkish Turkish

(ev, gemi vb. şeylerin) önceden hazırlanmış bir plana göre, bir bütün olarak birleştirilmesi yöntemi

PREHİSTORYA : Turkish Turkish

tarihöncesi