Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
PULMAN : Turkish Turkish

yatar koltuk

PULSU : Turkish Turkish

pulu andıran

PULSUZ : Turkish Turkish

pulu olmayan

PULUÇ : Turkish Turkish

cinsel gücü olmayan (erkek), iktidarsız

PULUÇLUK : Turkish Turkish

puluç olma durumu, °ananet, iktidarsızlık

PÜLVERİZATÖR : Turkish Turkish

püskürteç

PUMA : Turkish Turkish

kedigillerden, uzunluğu 120 cm, kuyruğu 70 cm. sırtı kahverengi, karnı beyaz, amerika'da yaşayan bir memeli türü, yenidünya aslanı (feis concolor)

PUNÇ : Turkish Turkish

çay, şeker, tarçın, limon ve rom ya da kanyak gibi damıtılmış bir alkollü içkiyle yapılan ve bu içkinin buharlaşan alkolü yakıldıktan sonra içilen içki

PÜNEZ : Turkish Turkish

aptiye

PUNK : Turkish Turkish

1975'e doğru büyük britanya'da ortaya çıkan, toplumdaki sıradanlığı alaya almak amacıyla farklı giysi, takı ve saç biçimleriyle tepki belirtme hareketi

PUNT : Turkish Turkish

(bir şey için) uygun zaman, fırsat

PUNTO : Turkish Turkish

asımcılıkta harflerin büyüklük ve küçüklüklerine göre aldığı ad

PUNTOLAMA : Turkish Turkish

matbaacılıkta bir metnin dizilmesi aşamasında dizgide yapılan düzenleme

PUNTOLU : Turkish Turkish

herhangi bir büyüklükte puntosu olan

PUNTUNA GETİRMEK ( YA DA PUNTUNU BULMAK) : Turkish Turkish

ir şeyi yapmak için uygun zamanı seçmek

PUPA : Turkish Turkish

geminin arkası, kıç

PUPA : Turkish Turkish

arkadan

PUPA YELKEN : Turkish Turkish

yelkenler, arkadan esen rüzgârla şişmiş olarak, tam yolla

PUPA YELKEN : Turkish Turkish

alabildiğince, hiçbir şeye bağımlı olmadan

PUR : Turkish Turkish

taş, alçıtaşı

PÜR : Turkish Turkish

dolu, çok

PÜR : Turkish Turkish

ardıç ve çam ağaçlarının ince, yeşil dalları

PÜRÇEK : Turkish Turkish

şakaklardan ya da alından sarkan saç, °zülüf

PÜRÇEK : Turkish Turkish

itkilerin saçaklı kökü ya da püskülü

PÜRÇEKLENME : Turkish Turkish

pürçeklenmek eylemi