Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
PÜSKÜLLÜ BELA : Turkish Turkish

üyük sıkıntı, zarar veren kimse ya da şey

PÜSKÜRME : Turkish Turkish

püskürmek eylemi

PÜSKÜRME : Turkish Turkish

sık ve tek tek benekler durumunda

PÜSKÜRME : Turkish Turkish

yerb. yanardağın, duman, kül ve lav çıkarması, °indifa

PÜSKÜRMEK : Turkish Turkish

ağzında bulunan bir sıvı ya da toz durumundaki bir şeyi hızla savurtarak dışarı çıkarmak

PÜSKÜRMEK : Turkish Turkish

(yanardağ için) lav çıkarmak, °indifa etmek

PÜSKÜRMEK : Turkish Turkish

(öfke vb. için) patlarcasına dışarı vurmak

PÜSKÜRTEÇ : Turkish Turkish

sıvıları ve toz durumundaki maddeleri gaz ya da toz durumunda saçmaya yarayan aygıt, °pülverizatör

PÜSKÜRTME : Turkish Turkish

püskürtmek eylemi

PÜSKÜRTME : Turkish Turkish

suluboya püskürterek çeşitli tonlarda yüzeyler elde etme tekniği ya da bu teknikle yapılmış resim

PÜSKÜRTME : Turkish Turkish

püskürtülerek yapılmış

PÜSKÜRTME TABANCASI : Turkish Turkish

vernik ya da boya sıvılarını basınçlı hava yardımı ile püskürterek sürmekte kullanılan tabanca biçiminde araç

PÜSKÜRTMEK : Turkish Turkish

hızla ve savurtarak çıkarmak

PÜSKÜRTMEK : Turkish Turkish

fışkırtmak

PÜSKÜRTMEK : Turkish Turkish

geri dönmek zorunda bırakmak

PÜSKÜRTÜ : Turkish Turkish

püskürme durumunda bulunan yanardağdan çıkan maddelerin tümü, lav

PÜSKÜRTÜCÜ : Turkish Turkish

ir boruya bağlanarak, o borudaki sıvıyı küçük damlacıklar halinde püskürtmeye yarayan boru

PÜSKÜRTÜLME : Turkish Turkish

püskürtülmek eylemi

PÜSKÜRTÜLMEK : Turkish Turkish

püskürtmek eylemi yapılmak

PÜSKÜRÜK : Turkish Turkish

yanardağın püskürmesiyle ortaya çıkan

PUSLANMA : Turkish Turkish

puslanmak eylemi

PUSLANMAK : Turkish Turkish

hava hafif sisli bir durum almak

PUSLANMAK : Turkish Turkish

uğulanmak

PUSLU : Turkish Turkish

puslanmış, pusarık, hafif sisli