Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SAKIZ GİBİ : Turkish Turkish

ayrılmak bilmez, yapışkan

SAKIZ LEBLEBİSİ : Turkish Turkish

ir tür kabuklu beyaz leblebi

SAKIZ RAKISI : Turkish Turkish

sakızla tatlandırılmış rakı, °mastika

SAKIZAĞACI, -NI : Turkish Turkish

antepfıstığıgillerden, meyvesi üzüme benzeyen ve yağlı, küçük bir ağaç (pistacia lentiscus)

SAKIZKABAĞI, -NI : Turkish Turkish

sebze olarak kullanılan kabak (cucurbita pepo)

SAKIZLI : Turkish Turkish

sakızı olan, içinde sakız bulunan: sakızlı muhallebi

ŞAKKADAK : Turkish Turkish

eklenmedik bir zamanda, birdenbire, ansızın: şakkadak düşüp bayıldı

ŞAKKETMEK : Turkish Turkish

ıkiye ayırmak, yarmak, parçalamak

SAKLA SAMANI, GELİR ZAMANI : Turkish Turkish

gereksiz görülen bir şey ileride gerekli olabilir

ŞAKLABAN : Turkish Turkish

şen, şakacı ve güldürücü (kimse)

ŞAKLABAN : Turkish Turkish

dalkavuk

ŞAKLABANLIK : Turkish Turkish

şaklaban olma durumu ya da şaklabanca davranış

SAKLAMA : Turkish Turkish

saklamak eylemi

ŞAKLAMA : Turkish Turkish

şaklamak eylemi

SAKLAMAK : Turkish Turkish

elinde bulundurmak, tutmak

SAKLAMAK : Turkish Turkish

kaybolmaması için gizli bir yere koymak

SAKLAMAK : Turkish Turkish

görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak

SAKLAMAK : Turkish Turkish

ozulmadan, doğal durumları ile durmasını sağlamak, korumak, °muhafaza etmek

SAKLAMAK : Turkish Turkish

gizli tutmak, duyurmamak

SAKLAMAK : Turkish Turkish

irine vermek için ayırmak

SAKLAMAK : Turkish Turkish

korumak, esirgemek

ŞAKLAMAK : Turkish Turkish

şak diye ses çıkarmak

SAKLAMBAÇ : Turkish Turkish

oyunculardan birinin ebe olması ve saklanan arkadaşlarını bulması temeline dayanan bir çocuk oyunu

SAKLANACAK DELİK ARAMAK : Turkish Turkish

güç duruma düşerek ne yapacağını bilememek

SAKLANILMA : Turkish Turkish

saklanılmak eylemi