Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞAKIMA : Turkish Turkish

şakımak eylemi

ŞAKIMAK : Turkish Turkish

(ötücü kuşlar için) ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, °terennüm etmek

ŞAKIMAK : Turkish Turkish

(şarkı, şiir için) söylemek

SAKİN : Turkish Turkish

durgun, dingin: sakin bir deniz

SAKİN : Turkish Turkish

sessiz

SAKİN : Turkish Turkish

kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınlık göstermeyen

SAKİN : Turkish Turkish

huysuzluğu, rahatsızlığı azalmış ya da geçmiş

SAKİN : Turkish Turkish

ir yerde oturan

SAKİN : Turkish Turkish

(bir yerde) oturan kimse, °sekene

SAKIN : Turkish Turkish

yapmaktan çekin, çekinin, °zinhar

SAKIN : Turkish Turkish

korkulacak bir durum olmasın

SAKIN HA! : Turkish Turkish

yapma! yapmaktan çekin! anlamında yapılması istenmeyen bir davranışa engel olmak için söylenir

SAKİN OLMAK : Turkish Turkish

ir yerde yerleşmek, oturmak

SAKİN OLMAK : Turkish Turkish

sakin duruma gelmek, telaşlanmamak

SAKİN SAKİN : Turkish Turkish

durgun, dingin olarak

SAKİN SAKİN : Turkish Turkish

heyecan, telaş, kızgınlık göstermeyen

SAKİN SAKİN : Turkish Turkish

uslu

SAKINCA : Turkish Turkish

çekinilmesi, dikkatli olunması gereken, sakınmayı gerektiren durum, °mahzur

SAKINCALI : Turkish Turkish

sakınmayı, çekinmeyi gerektiren, °mahzurlu

SAKINCASIZ : Turkish Turkish

sakıncası olmayan, sakınmayı gerektirmeyen

SAKİNCE : Turkish Turkish

sakin (bir biçimde)

SAKINGAN : Turkish Turkish

sakınarak davranan, °ihtiyatlı, °ihtiyatkâr

SAKINGANLIK : Turkish Turkish

sakıngan olma durumu

SAKINILAN GÖZE ÇÖP BATAR : Turkish Turkish

üzerine çok düşülen şeylerin daha çok kazaya ya da zarara uğradığını belirtir

SAKINILMAK : Turkish Turkish

sakınmak eylemine konu olmak