Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SALEP : Turkish Turkish

u bitkinin yumru durumundaki köklerinden dövülerek hazırlanan beyaz toz

SALEP : Turkish Turkish

u tozun, şekerli süt ya da su ile kaynatılmasıyla yapılan sıcak içecek

SALEPÇİ : Turkish Turkish

salep yapıp satan kimse

SALEPÇİLİK : Turkish Turkish

salepçinin işi

SALEPGİLLER : Turkish Turkish

tekçeneklilerden vanilya, orkide, venüs çarığı, salep gibi güzel çiçekli bitkileri kapsayan, bir familya

ŞALGAM : Turkish Turkish

turpgillerden, yumru köklü bir bitki (brassica rapa)

ŞALGAM : Turkish Turkish

u bitkinin insan ve hayvanlar için besin olarak kullanılan etli ve tatlı kökü

SALGI : Turkish Turkish

gözelerin ya da vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka organa ya da dışarıya saldıkları sıvı madde, °ifraz

SALGI : Turkish Turkish

güneşten dışarı doğru madde fırlaması

SALGIBEZİ : Turkish Turkish

kan ya da özsudan salgı oluşturan organ

SALGILAMA : Turkish Turkish

salgılamak eylemi

SALGILAMAK : Turkish Turkish

salgı oluşturarak bu salgıyı kana ya da diğer organlara bırakmak

SALGILAYICI : Turkish Turkish

salgı üreten (organ ya da doku)

SALGILAYIŞ : Turkish Turkish

salgılamak eylemi ya da biçimi

SALGILI : Turkish Turkish

salgısı olan (ur ya da hastalık)

SALGIN : Turkish Turkish

kısa sürede çevredeki insan, hayvan ya da bitkilerin büyük bir bölümüne bulaşan, °müstevli

SALGIN : Turkish Turkish

ir hastalığın ya da başka bir durumun birçok kimselere birden bulaşması

SALGIN : Turkish Turkish

gereğinde herkesten para ya da mal olarak toplanan geçici vergi

SALGIN : Turkish Turkish

ir şeyin bir yere girip her yanı kaplaması, °istila

SALGIN : Turkish Turkish

elli bir eylemin, davranışın, sözün toplumda yaygınlaşması

SALGINBİLİM : Turkish Turkish

salgın hastalıkları inceleme bilimi, °epidemioloji

SALGINCI : Turkish Turkish

salgın3 toplayan kimse

SALGINLAŞMAK : Turkish Turkish

ir hastalık ya da bir durum yaygınlaşmak

SALGINLIK : Turkish Turkish

ir hastalığın salgın duruma gelmesi

SALHANE : Turkish Turkish

kesimevi, kanara, °mezbaha