Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SALTA : Turkish Turkish

yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ceket

SALTA DURMAK : Turkish Turkish

(köpek) arka ayakları üzerine kalkmak

SALTA DURMAK : Turkish Turkish

çıkarı için birine abartılı saygı göstermek

SALTANAT SÜRMEK : Turkish Turkish

hükümdarlık etmek

SALTANAT SÜRMEK : Turkish Turkish

görkemli yaşamak

SALTANAT, -TI : Turkish Turkish

ir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olmasına dayalı yönetim

SALTANAT, -TI : Turkish Turkish

olluk ve zenginlik, gösterişli yaşayış

SALTANAT, -TI : Turkish Turkish

irinin bir işte, bir yerde bulunan kimseler üzerindeki egemenliği

SALTANATLI : Turkish Turkish

gösterişli, görkemli

SALTANATSIZ : Turkish Turkish

gösterişsiz, görkemsiz

SALTÇI : Turkish Turkish

saltçılık yanlısı

SALTÇILIK : Turkish Turkish

hükümdarın tüm siyasal erki elinde bulundurduğu yönetim biçimi, °mutlakiyet

ŞALTER : Turkish Turkish

ir devredeki elektrik akımını açıp kapama ya da değiştirme işini yapan araç, çevirgeç

SALTIK : Turkish Turkish

kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, koşulsuz, °mutlak

SALTIK : Turkish Turkish

koşulsuz, bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)

SALTIKÇI : Turkish Turkish

saltıkçılık yanlısı olan (kimse)

SALTIKÇILIK : Turkish Turkish

ir hükümdarın, küçük bir kümenin ya da tek bir siyasal partinin siyasal erki elinde bulundurduğu yönetim biçimi

ŞALVAR : Turkish Turkish

genellikle ağı çok bol olan, bele bir uçkurla bağlanan geniş üst donu

ŞALVAR GİBİ : Turkish Turkish

çok bol (pantolon)

ŞALVARLI : Turkish Turkish

şalvar giyinmiş olan (kimse)

SALVO : Turkish Turkish

genellikle topla yapılan yaylım ateş

SALYA : Turkish Turkish

ağızdan sızan tükürük

SALYALI : Turkish Turkish

salyası akan

SALYAMSI : Turkish Turkish

salyaya benzeyen

SALYANGOZ : Turkish Turkish

yumuşakçalardan, bahçelerde yaşayan, sarmal kabuklu küçük hayvan (helix)