Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞANSI DÖNMEK : Turkish Turkish

talihi iyiyken kötü ya da kötüyken iyi olmak

ŞANSI YAVER GİTMEK : Turkish Turkish

talihli olmak, bahtı açık olmak

ŞANSIZ : Turkish Turkish

ünsüz

ŞANSIZ : Turkish Turkish

gösterişsiz

ŞANSIZ : Turkish Turkish

kılıksız, kıyafetsiz

SANSKRİT, -Tİ : Turkish Turkish

hint-avrupa dilleri grubundan olan, klasik hint din ve edebiyat dili

SANSKRİT, -Tİ : Turkish Turkish

u dille yazılmış olan

SANSKRİTÇE : Turkish Turkish

sanskrit dili

SANSKRİTÇE : Turkish Turkish

u dille yazılmış olan

ŞANSLI : Turkish Turkish

talihi olan, talihli

ŞANSLILIK : Turkish Turkish

talihli olma durumu

ŞANSÖLYE : Turkish Turkish

almanya ve avusturya'da hükümet başkanı

ŞANSSIZ : Turkish Turkish

talihi olmayan, talihsiz

ŞANSSIZLIK : Turkish Turkish

talihsiz olma durumu, talihsizlik

SANSÜALİZM : Turkish Turkish

duyumculuk

SANSÜR : Turkish Turkish

her türlü yayının, sinema ve tiyatro yapıtlarının hükümetçe önceden denetlenmesi işi; yayın ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkıdenetim

SANSÜR : Turkish Turkish

denetleme işini yapan kurul

SANSÜR ETMEK ( YA DA SANSÜRDEN GEÇİRMEK) : Turkish Turkish

ir sanat yapıtına ya da herhangi bir yayına sansür işlemini uygulamak

SANSÜRCÜ : Turkish Turkish

sansür yapan, sıkı denetimci

SANSÜRCÜ : Turkish Turkish

sanat yapıtlarını denetlemekle görevlendirilmiş (kimse)

SANSÜRCÜ : Turkish Turkish

sanat yapıtlarında sansürden yana olan

SANSÜRCÜLÜK : Turkish Turkish

sansürcü olma durumu

SANSÜRLEME : Turkish Turkish

sansürlemek eylemi

SANSÜRLEMEK : Turkish Turkish

sansürden geçirmek, sansür etmek

SANSÜRLENME : Turkish Turkish

sansürlenmek eylemi