Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SAVDIRMAK : Turkish Turkish

savmak eylemini yaptırmak

SAVI KANITSAMA : Turkish Turkish

ir şeyi gene kendisine dayanarak, kendisini kanıt göstererek tanıtlamaya çalışma

SAVILMAK : Turkish Turkish

savmak eylemine konu olmak

ŞAVK, -KI : Turkish Turkish

işık

ŞAVKI VURMAK : Turkish Turkish

ir şeyin ışığı yansımak

ŞAVKIMA : Turkish Turkish

şavkımak eylemi

ŞAVKIMAK : Turkish Turkish

işık saçmak, parlamak

SAVLA : Turkish Turkish

gemilerde bayrakları direğe çekmekte kullanılan ince ip

SAVLAMAK : Turkish Turkish

ıddia etmek

SAVLAYICI : Turkish Turkish

ir savı ileri süren (kimse), davacı, °müddei

SAVLET, -Tİ : Turkish Turkish

hamle

SAVMA : Turkish Turkish

savmak eylemi

SAVMAK, -AR : Turkish Turkish

ıstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak

SAVMAK, -AR : Turkish Turkish

sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak

SAVMAK, -AR : Turkish Turkish

geçirmek

SAVMAK, -AR : Turkish Turkish

geçmek

SAVRAN : Turkish Turkish

deveci, devecibaşı

SAVRUK : Turkish Turkish

aklını işine vermeyen, dikkatsiz

SAVRUK : Turkish Turkish

düzensiz, dağınık

SAVRUKLUK : Turkish Turkish

savruk olma durumu

SAVRULMA : Turkish Turkish

savrulmak eylemi

SAVRULMAK : Turkish Turkish

dağılmak, saçılmak

SAVRULMAK : Turkish Turkish

savurmak eylemi yapılmak

SAVRULUŞ : Turkish Turkish

savrulmak eylemi ya da biçimi

SAVRUNTU : Turkish Turkish

savrulurken dökülen kırıntı