Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SEBATLI : Turkish Turkish

sebat eden, direşken, °sebatkâr

SEBATSIZ : Turkish Turkish

sebat etmeyen, maymun iştahlı

SEBATSIZLIK : Turkish Turkish

sebatsız olma durumu

SEBAYÜDÜ : Turkish Turkish

tavla oyununda zarlardan birinin üçlü, öbürünün ikili gelmesi

ŞEBBOY : Turkish Turkish

turpgillerden, güzel kokulu, değişik renkli çiçekleri olan, otsu süs bitkisi (mathiola)

SEBEBİYET VERMEK : Turkish Turkish

(bir şeye, bir olaya) neden olmak, yol açmak, °sebep olmak: dikkatsizliği ölüme sebebiyet verdi

SEBEBİYET, -Tİ : Turkish Turkish

ir şeye, bir olaya neden olma, yol açma

ŞEBEK : Turkish Turkish

daha çok afrika'nın dağlık bölgelerinde sürüler durumunda yaşayan, uzun ya da kısa kuyruklu türleri olan maymunlara verilen ad

ŞEBEK : Turkish Turkish

çirkin ve arsız (kimse)

ŞEBEKE : Turkish Turkish

ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ

ŞEBEKE : Turkish Turkish

irbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kimselerin tümü

ŞEBEKE : Turkish Turkish

üniversite öğrencilerinin kimlik kartı

ŞEBEKLER : Turkish Turkish

primatların alttakımı

SEBEP : Turkish Turkish

neden

SEBEP OLAN SEBEPSİZ KALSIN : Turkish Turkish

herhangi bir kötü duruma yol açanlar için kullanılan bir ilenme

SEBEP OLMAK : Turkish Turkish

neden olmak, yol açmak

SEBEPİYLE : Turkish Turkish

nedeniyle dolayısıyla, yüzünden

SEBEPLENME : Turkish Turkish

sebeplenmek eylemi

SEBEPLENMEK : Turkish Turkish

dolayısıyla yararlanmak

SEBEPLİ : Turkish Turkish

nedeni olan, nedenli

SEBEPLİ SEBEPSİZ : Turkish Turkish

hiçbir dayanağı yokken, nedeni olsun ya da olmasın, nedenli nedensiz

SEBEPSİZ : Turkish Turkish

nedeni olmayan, nedensiz

SEBEPSİZ : Turkish Turkish

ir nedeni olmadan, durup dururken

SEBEPSİZ KALMAK : Turkish Turkish

yoksul bir duruma düşmek

SEBİL : Turkish Turkish

kutsal günlerde karşılık beklemeden, hayır için dağıtılan içme suyu