Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞELEK : Turkish Turkish

sırtta taşınan yük

ŞELEK : Turkish Turkish

oynuzunun biri kırık hayvan

SELEKLİK : Turkish Turkish

selek olma durumu, cömertlik

SELEKSİYON : Turkish Turkish

ayıklanma

SELEKTÖR : Turkish Turkish

tahılı yabancı maddelerden ayırmak için kullanılan aygıt

SELEKTÖR : Turkish Turkish

otomobilde farların uzun ve kısa uzaklıkta yanmasını sağlayan aygıt

SELEKTÖR YAPMAK : Turkish Turkish

selektörle işaret vermek

SELEN : Turkish Turkish

ses

SELENOGRAFİ : Turkish Turkish

ayçizim

SELENTERELER : Turkish Turkish

itkimsi hayvanlardan denizanalarını, sifonluları ve mercanları içine alan önemli bir bölüm

SELENYUM : Turkish Turkish

atom numarası 34, atom ağırlığı 79,2 olan, ısı ve elektriği ileten, daha çok telsiz telefon, televizyon yapımında kullanılan bir element, simgesi se

ŞELF : Turkish Turkish

karaları çevreleyen ve karalardan sayılan, 200 metre derinliğe kadar olan sığ deniz dipleri

SELFSERVİS : Turkish Turkish

kafeterya, mağaza gibi yerlerde alıcının, görevli bir satıcının aracılığı olmaksızın kendine hizmet ettiği satış yöntemi

SELFSERVİS : Turkish Turkish

u yöntemin uygulandığı işletme

SELİ GÖTÜRMEK : Turkish Turkish

çok fazla sel olmak

SELİ SUYU KALMAMIŞ : Turkish Turkish

(yemek ya da meyve için) suyu kalmamış

SELİKA : Turkish Turkish

güzel söyleme ve yazma yeteneği

SELİM : Turkish Turkish

doğru, dürüst, kusursuz

SELİM : Turkish Turkish

(ur ya da kimi hastalıklar için) sonu iyi; tehlikesiz, kötücül olmayan, iyicil

SELİNTİ : Turkish Turkish

yağış nedeniyle oluşan ufak sel

SELİNTİ : Turkish Turkish

selin bıraktığı artık

SELİS : Turkish Turkish

akıcı (söz)

SELLENME : Turkish Turkish

sağanak ya da kar erimesi sonucu suların bir yamaçtan ani olarak akması

SELMİN : Turkish Turkish

sermin

SELOFAN : Turkish Turkish

(ticaretteki adından) selülozdan yapılmış; ince, saydam, ambalaj yapımında kullanılan tabaka