Turkish
HUKUK-U İBAD : Turkish Risale
Fık: Akidler ve muamelelerle alâkalı hukuk. İnsanlarla olan muamelelerimizdeki haklar. Ferde ait olan hususi haklar. (Bak: Musibet-i amme)
HUKUK-U İSLÂMİYE : Turkish Risale
İslâm hukuku.(1937 senesinde "Lâhey"de ikinci defa olarak toplanan bir hukuk konferansına vaki olan dâvete mebni Mısır Cami-ül Ezher'i heyet-i ilmiyesi nâmına, iki İslâm âlimi de iştirak etmiş idi. Ezher mümessilleri, bu konferansta iki esaslı mevzu hakkında mütalaada bulunmuştur. Bu mevzulardan biri: "Şeriat-ı İslâmiye: İslâm hukuku nazarında medenî ve cinaî mes'uliyetler"; diğeri de "İslâm hukukuyla Roma kanunları arasında bir alâka olup olmaması ve İslâm hukukunun Roma kanunlarından müteessir olduğuna dair bazı müsteşriklerin zuumlarını red mes'elesi" idi.Ezher mümessillerinin mütalaaları, İslâm hukukunun yüksekliği ve içtimaî hayatı en mükemmel bir surette mütekeffil bulunması hususunda konferanstaki Avrupa'lı âzanın takdirlerini celb etmiş, bunun neticesinde konferansın bütün âzası, rey birliğiyle aşağıdaki maddeleri karar altına almışlardır:
Şeriat-ı İslâmiye (İslâm Hukuku), umumi hukukun (mukayeseli hukukun) kaynaklarından biridir.
İslâm hukuku canlıdır, tekâmüle salihtir.
İslâm hukuku, bizatihâ kaimdir, başkalarından alınmış değildir.
Birinci mevzu (Yani: İslâm hukukundaki mes'uliyet bahsi) Konferansın siciline Arapça ile tescil edilecektir. Bu, kendisine müracaat edilmek için hazırlanan mecmua-i ilmiyede de nazara alınacaktır.
Arapça, konferansta istimâl edilecek ve müstakbel devrelerde de buna devam edilmesi tavsiye olunacaktır.Velhasıl: İslâm hukukunun bu müstakil, yüksek mahiyeti; onu güzelce tetkik eden zatlar tarafından her zaman itiraf edilmektedir. Ancak şunu da ilâve edelim ki: İslâm hukuku, kudsi ve istisnai bir mahiyeti haizdir; bunun başka hukuk müesseselerinden istifade etmiş olması düşünülemez. Fakat Avrupa hukuku, ale-l-ıtlak İslâm fıkhından ve bilhassa Endülüsde ve Afrikada ziyade intişarı cihetiyle Maliki fıkhından pek çok müstefid olmuştur. (Ist. Fık. K.)
HUKUKPERVER : Turkish Risale
f. Geçmişi unutmayan, haklara hürmetkâr kimse. Vefalı ve sâdık dost
HUKUKULLAH : Turkish Risale
Fık: İbadetler ve İlâhî cezalar, ukubetlerle alâkalı haklar. * Hukukullah umuma taalluk edip, yalnız bir şahsa âid olmayan ahkâm demektir. Bunlar hukuk-u umumiyeden ibarettir. Cenab-ı Hakk'a izafesi, tazim ve ehemmiyetine işaret içindir (T.H.L.)(Nasıl "Hukuk-u Şahsiye" ve bir nevi "Hukukullah" sayılan "Hukuk-u Umumiye" namiyle iki nevi hukuk var. Öyle de: Mesail-i şer'iyede bir kısım mesâil, eşhasa taalluk eder; bir kısım, umuma, umumiyet itibariyle taalluk eder ki; onlara "Şeâir-i İslâmiye" tabir edilir. Bu şeâirin umuma taalluku cihetiyle umum onda, hissedardır. Umumun rızası olmazsa; onlara ilişmek, umumun hukukuna tecavüzdür. O şeâirin en cüz'isi (sünnet kabilinden bir mes'elesi) en büyük bir mes'ele hükmünde nazar-ı ehemmiyettedir. Doğrudan doğruya umum âlem-i İslâma taalluk ettiği gibi, Asr-ı Saâdetten şimdiye kadar bütün eâzım-ı İslâm'ın bağlandığı o nurani zincirleri koparmağa, tahrib ve tahrif etmeye çalışanlar ve yardım edenler, düşünsünler ki, ne kadar dehşetli bir hatâya düşüyorlar. Ve zerre miktar şuurları varsa, titresinler!... M.)
HUKUKÇU : Turkish Risale
Hukuk mütehassısı. Hukuku meslek edinen kimse. Avukat, müdde-i umumi "savcı" ve hâkim
HUKUKÎ : Turkish Risale
(Hukukiyye) Hukuka ait, hukuk işleriyle alâkalı
HUKUKİYYAT : Turkish Risale
Hukuk bilgisi
HUKUKŞİNAS : Turkish Risale
Hukukçu, hukuk ilmini bilen. * Vefâlı kimse. Sâdık dost
HUL : Turkish Risale
(Hâyil. C.) Bela. Zahmet. * Mukabele etmek, karşılık vermek
HULA' : Turkish Risale
Büyük emir (iş)
HULABİS : Turkish Risale
İnce ses
HULAK : Turkish Risale
Boğaz ağrısı
HULALET : Turkish Risale
Samimi dostluk arkadaşlık
HULAM (HULLÂN) : Turkish Risale
Kurban olmayan küçük oğlak
HULASA : Turkish Risale
Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası
HULASA-İ KELÂM : Turkish Risale
Sözün hülâsası. Sözün özü
HULASAT-ÜL HULASA : Turkish Risale
Hulâsanın hulâsası. Özünün özü. * Ayet-ül Kübrâ Risâlesinin hülâsası
HULASATEN : Turkish Risale
Kısaca, özet olarak, hülâsa olarak, muhtasaran
HULAVE : Turkish Risale
(C.: Halâvi) Kafanın ortası
HULB : Turkish Risale
Domuz kılı. Kalın kıl. Yele kılı. * Kıldan yapılmış kalem, kıl fırça
HULBE : Turkish Risale
Hububattan olan böy
HULC : Turkish Risale
Küçük gemi
HULD : Turkish Risale
Ebedilik. Sonu olmayan. Sonu olmamak
HULDE : Turkish Risale
Köstebek
HULDZAR : Turkish Risale
f. Cennet
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani