Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HÂK-SAR : Turkish Risale

f. Toz toprak içinde kalmış. Perişan hâlli

HÂK-İ MEZAR : Turkish Risale

Mezar toprağı

HÂK-İ PÂK : Turkish Risale

Temiz toprak

HÂK-İ VATAN : Turkish Risale

Vatan toprağı

HÂKKA : Turkish Risale

Kıyamet günü. * Âfet. Devamlı musibet. (Herkesin ve her kavmin amellerini isbat ve izhar eylediğinden kıyamet gününe bu isim verilmiştir) (L.R.)

HÂKKA SURESİ : Turkish Risale

Kur'an-ı Kerim'in
suresi olup Mekkîdir

HÂKSARÎ : Turkish Risale

Perişanlık, düşkünlük, rezillik

HÂKİM : Turkish Risale

Galib. Haklı ve haksızı ayırıp hak ve adalet üzere hükmeden. Başkasını müdahale ettirmeden idare eden, Allah (C.C.) * Memleketi idare eden. * Mahkeme reisi. (Hâkim-i Hakikî, Hâkim-i Ezelî, Hâkim-i Mutlak, Hâkim-i Zülcelâl, Hâkim-i Lemyezel... gibi isimlerle, Cenab-ı Hakk'a âit olan Hâkim sıfatı Kur'ân-ı Kerim'de 86 def'a zikredilir.)

HÂKİM-ÜŞ ŞER' : Turkish Risale

Kadılar (hâkimler) için kullanılan bir tâbirdir. Kadılar davaları şer'î hükümler dairesinde hall ü faslettikleri için bu tâbir meydana gelmiştir. Şeriat hâkimi demektir

HÂKİMANE : Turkish Risale

Hükmederek, hâkim olarak. Hâkime yakışır tarzda

HÂKİME : Turkish Risale

Kadın hâkim

HÂKİMİYYET : Turkish Risale

Hâkim oluş. Hükmediş. Âmirlik. Üstünlük. Müdahale ve rakibi kabul etmemek hali.(... Evet, bu kâinata geniş bir dikkat ile bakan; kâinatı gayet haşmetli ve gayet faaliyetli bir memleket, belki idâresi gayet hikmetli ve hâkimiyyeti gayet kuvvetli bir şehir hükmünde görür, her şeyi ve her nev'i birer vazife ile musahharâne meşgul bulur. $ âyetinin askerlik mânasını ihsas eden temsiline göre; zerrat ordusundan ve nebatat fırkalarından ve hayvanat taburlarından, ta yıldızlar ordusuna kadar olan cünud-u Rabbaniyeden, o küçük me'murlarda ve bu pek büyük askerlerde, hâkimâne tekvinî emirlerin, âmirâne hükümlerin, şâhâne kanunların cereyanları, bedahetle bir hâkimiyyet-i mutlakanın ve bir âmiriyyet-i külliyenin vücuduna delâlet ederler. Ş.)

HÂL : Turkish Risale

Durum, vaziyet. Görünüş. Tavır. Suret. Keyfiyet. * Cezbe. * Dert, keder, elem. * Mecâl. Kuvvet. * Gr: Fâili, mef'ulü veya her ikisinin durumunu bildiren sözdür. Halin sâhibine zi-l hâl denir.Meselâ
$ Reeytuhu mâşiyen: (Onu yürürken gördüm) cümlesinde Mâşiyen (yürürken) kelimesi, cümledeki mef'ulün hâlini bildirir. şimdiki zamanda olan fiilin durumuna da hâl denir

HÂL-İ HÂZIR : Turkish Risale

Şimdiki zaman, bu anki durum

HÂL-İ SAHV : Turkish Risale

Arızi veya dâimi sebeplerle, şuurunu kaybetmiş bir kimsenin, muvakkaten şuurunun yerine gelmesi hâli

HÂL-İ SİYAH : Turkish Risale

Siyah ben

HÂL-İ İHTİZAR : Turkish Risale

Can çekişme, ölüm ânı

HÂL-İ İNTİZAR : Turkish Risale

Bekleme hâli

HÂLET : Turkish Risale

Suret. Hâl. Keyfiyet

HÂLET-İ CEHENNEM-NÜMUN : Turkish Risale

Cehennem gibi çok azab verici hal

HÂLET-İ GAŞY : Turkish Risale

Kendini bilmeyecek derecede baygınlık

HÂLET-İ NEZ' : Turkish Risale

Ölüm hâleti. Can verme zamanı. Sekerat vakti

HÂLET-İ RUHİYE : Turkish Risale

İnsanın ruh hâleti, manevi ve iç durumu

HÂLET-İ ŞUHUD : Turkish Risale

Şuhud hali, mânen veya misalen seyretme hâleti. (...Fakat ihatasız olan hâlet-i şuhudda ve rü'ya gibi rü'yetlerini tâbirde verdikleri hükümlerinde hakları olmadığı için kısmen yanlıştır. M.)

HÂLÂ : Turkish Risale

(Hâlen) şimdi. Henüz. şimdiye kadar. Elân