Turkish
KANDAVE : Turkish Risale
Yaramaz huylu. * Gıdası olmayan taam. * Büyük iri
KANDEFİR : Turkish Risale
Yaşlı kimse, acuz
KANDÎ : Turkish Risale
şekerimsi, şekerle ilgili, şekerden
KANEF : Turkish Risale
Kulağın küçük ve kalın olması
KANEME : Turkish Risale
Kir. * Yağdan gelen pis koku
KANEŞVERE : Turkish Risale
Hayız görmez kadın
KANFA : Turkish Risale
Kulakları küçük ve kaba olan kadın. (Müz: Aknef)
KANFAŞ : Turkish Risale
Yaşlı, ihtiyar
KANFESE : Turkish Risale
Tesbih böceği
KANGREN : Turkish Risale
Yun: Canlı vücudun belirli bir kısmında hücrelerin ölmesiyle meydana gelen bir hastalık
KANH : Turkish Risale
Suyu içip kandıktan sonra başını kaldırmak
KANIS : Turkish Risale
Avcı
KANIT : Turkish Risale
Ümidi tamamen sönmüş. Ye'se düşmüş, ümitsiz, kederli, hüzünlü
KANKAL : Turkish Risale
Büyük kile
KANKANE : Turkish Risale
Yol göstermek
KANKARİS : Turkish Risale
Börek
KANNAD : Turkish Risale
şeker yapan, şekerci
KANNAS : Turkish Risale
Avcı, seyyad
KANNUR : Turkish Risale
Başı büyük kişi
KANNİS : Turkish Risale
Avcı, av
KANS : Turkish Risale
Av. Av avlama
KANSA : Turkish Risale
(Kuşlarda) Kursak
KANTAR : Turkish Risale
Ağırlık ölçüsü âleti. * Binikiyüz dinar, onikibin okiyye, yüz okiyye gibi hudutsuz bir vezindir. * Kırk okka
KANTARA : Turkish Risale
Taştan yapılan, kemerli büyük köprü
KANTARİYYE : Turkish Risale
Kantar ücreti. Tartma parası
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani