Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CAUSALLY : English Turkish

adv. sebep gösteren bir tarzda, bir etki yaratacak şekilde

CAUSATION : English Turkish

n. neden olma, sebep, neden sonuç ilişkisi

CAUSATIVE : English Turkish

adj. neden olan, neden gösteren, ettirgen [dilb.]

CAUSATIVE VERB : English Turkish

sebep sonuç ilişkisi gösteren fiil (Gramer)

CAUSATIVELY : English Turkish

adv. nedensel olarak, neden

CAUSE : English Turkish

n. neden, sebep, amaç, gaye, haklı neden, dava, dava konusu, sorun, problem, iş

CAUSE : English Turkish

v. neden olmak, meydan vermek, sebep olmak, yol açmak, doğurmak

CAUSE A BEDLAM : English Turkish

v. kızılca kıyamet koparmak, karışıklık çıkarmak

CAUSE A DISTURBANCE : English Turkish

n. karışıklığa neden olmak, karışıklık çıkarmak

CAUSE A SCANDAL : English Turkish

v. rezalet çıkarmak

CAUSE AND EFFECT : English Turkish

sebep ve sonuç, etki ve reaksiyon, faktör ve sonuç, etki ve sonuç

CAUSE AND EFFECT RELATION : English Turkish

sebep sonuç ilişkisi, bir başka şeyin sebebi olan bir şey arasındaki ilişki

CAUSE ANXIETY : English Turkish

v. kaygılandırmak

CAUSE BAD BLOOD : English Turkish

aralarını bozmak

CAUSE CÉLÈBRE : English Turkish

geniş şekilde tartışılan ihtilaflı mesele (ör. ünlü duruşmalar)

CAUSE DEATH BY NEGLIGENCE : English Turkish

dikkatsizlik sebebiyle bir başkasının ölümüne sebep olmak

CAUSE DISGUST : English Turkish

iğrenti/antipati meydana getirmek, tiksinti meydana getirmek

CAUSE FOR CELEBRATION : English Turkish

kutlama sebebi

CAUSE FOR COMPLAINT : English Turkish

n. şikâyet nedeni

CAUSE INADVERTENTLY : English Turkish

istemeden sebep olmak, niyetlenmeden bir şeylerin olmasına sebep olmak

CAUSE OF ACTION : English Turkish

dava hakkı veren neden

CAUSE OF CAUSES : English Turkish

Sebeplerin Sebebi, bütün hayatın kaynağı, Tanrı, Yaradan

CAUSE OF DEATH : English Turkish

ölüm nedeni

CAUSE PAIN : English Turkish

v. acıtmak

CAUSE SMB. A TROUBLE : English Turkish

v. başına dert açmak