Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DEVIATING FROM THE PLAN : English Turkish

plandan sapma, plandan şaşma, stratejiden veya daha önceden belirlenmiş olan düzenlemeden sapma

DEVIATION : English Turkish

n. sapma, ayrılma

DEVIATION FROM PROCEDURES : English Turkish

prosedürlerden sapma, olağan yöntem veya uygulamadan sapma

DEVIATION FROM STANDARD PROCEDURES : English Turkish

standart prosedürlerden sapma, olağan yöntem veya uygulamadan sapma

DEVIATION FROM THE NORM : English Turkish

normdan sapma, standarttan sapma, ortalama olandan ayrılma, geleneksel veya tipik davranıştan ayrılma

DEVIATIONAL : English Turkish

adj. çeşitli, farklı; anormal, sapkın, atipik, istisnai

DEVIATIONISM : English Turkish

n. inançlarda sapma, partiden ayrılma

DEVIATIONIST : English Turkish

n. politik görüşünde sapma olan kimse, partiden ayrılan kimse

DEVIATOR : English Turkish

n. sapan kimse veya şey

DEVIATORY : English Turkish

adj. anormallikle ilgili, anormal bir duruma özgü, sıra dışı bir özellikle ilgili, sapmaya özgü

DEVICE : English Turkish

n. alet; hile, oyun; arma; eğilim; istek; cihaz, makine; işaret, nişan

DEVICE DEPENDENT COLOR : English Turkish

aygıta bağlı renk, cihaza bağlı renk, üzerinde gösterildiği cihaza göre değişim gösteren renk

DEVICE DRIVER : English Turkish

aygıt sürücüsü, çevresel bir aygıtın arayüzü, bir işletim sisteminin bir donanım aygıtıyla iletişim kurmasına olanak veren program

DEVICE INDEPENDENCE : English Turkish

aygıt bağımsızlığı, bir programın çeşitli bilgisayar ve donanım türleriyle çalışabilme becerisi; grafiklerin gösterildikleri donanım bağımsızlığı

DEVICE INDEPENDENT COLOR : English Turkish

aygıttan bağımsız renk, gösterildiği donanıma bağlı olmayan renk gösterimi

DEVICE MANAGER : English Turkish

aygıt yöneticisi, kullanıcıya kurulmuş olan donanım aygıtlarının konfigürasyonlarını izleme ve değiştirme olanağı veren Windows programı (Bilgisayar)

DEVICE NAME : English Turkish

aygıt adı, aygıt ismi, DOS üzerinde aygıtlar için kullanılan üç harfli kısaltma

DEVIL : English Turkish

n. şeytan, iblis; canlı ve dinamik kimse; şeytan gibi tip; acı ve baharatlı yemek; stajyer avukat

DEVIL : English Turkish

v. rahatsız etmek, canını sıkmak; baharatlı ve acılı pişirmek; makinede parçalamak (bez, kâgit); avukat stajeri olarak çalışmak; yazar çırağı olarak çalışmak

DEVIL AMONG THE TAILORS : English Turkish

n. dalaşma, kavga, münakaşa, takışma

DEVIL DODGER : English Turkish

n. vaiz

DEVIL DOG : English Turkish

n. American Marine Corps (Amerikan Bahriye Birliği) üyesi, Bileşik Devletler Bahriyelisi

DEVIL FISH : English Turkish

n. ahtapot, manta

DEVIL FOR SMB : English Turkish

v. yardımcısı olarak en sıkıntılı işleri yapmak

DEVIL MAY CARE : English Turkish

adj. pervasız, aldırışsız, umursamaz, kayıtsız