Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DISAGREE : English Turkish

v. aynı fikirde olmamak, karşıt görüşte olmak, uyuşmamak, uymamak, anlaşamamak; bozuşmak; dokunmak

DISAGREEABLE : English Turkish

adj. nahoş, uygun olmayan, hoş olmayan, tatsız; can sıkıcı; huysuz, kavgacı

DISAGREEABLENESS : English Turkish

n. tatsızlık, uyuşmazlık; can sıkıcılık; huysuzluk

DISAGREEABLY : English Turkish

adv. aksi bir şekilde, katılmayarak, huysuzca; tartışarak, kavga ederek

DISAGREED WITH HIM : English Turkish

ona katılmadı, onun fikrine katılmadı, ona karşı durdu

DISAGREEMENT : English Turkish

n. ayrılık, anlaşmazlık, ihtilaf, uyuşmazlık; tartışma, bozuşma, çatışma

DISAGREER : English Turkish

n. katılmayan, bir fikri paylaşmayan, belirli bir fikir veya düşünceye katılmayan kimse

DISALLOW : English Turkish

v. izin vermemek, menetmek, reddetmek; inkâr etmek; iptal etmek; saymamak

DISALLOW A CLAIM : English Turkish

v. bir isteği reddetmek, bir talebi geri çevirmek, izin vermemek, müsaade etmemek

DISALLOWANCE : English Turkish

n. izin vermeme, ret, engel olma, red; inkâr; geçersiz sayma

DISAMBIGUATE : English Turkish

v. belirginleştirmek, belirsizliği gidermek, açık hale getirmek; dil bilgisel bir yorum getirmek

DISAMBIGUATION : English Turkish

n. belirginleştirme, belirsizliği giderme, açık hale getirme; dil bilgisel bir yorum getirme

DISANNUL : English Turkish

v. geçersiz kılmak, iptal etmek

DISAPPEAR : English Turkish

v. gözden kaybolmak, yok olmak, kaybolmak, ortadan kaybolmak; unutulup gitmek

DISAPPEAR FOR GOOD : English Turkish

ortadan temelli kaybolmak, ayrılmak ve bir daha dönmemek, bir daha ortaya çıkmamak üzere ortadan kaybolmak

DISAPPEAR INTO SPACE : English Turkish

v. uzayda kaybolmak

DISAPPEARANCE : English Turkish

n. gözden kaybolma, yok olma, ortadan kalkma

DISAPPEARED FROM THE POLITICAL ARENA : English Turkish

siyasi arenadan çekildi, politikadan çekildi, politikayı bıraktı, siyasi alandan kayboldu

DISAPPEARED WITHOUT A TRACE : English Turkish

arkasında bir iz bırakmadan ortadan kayboldu, en ufak ipucu bırakmadan kayboldu, geride en ufak iz bırakmadan ortadan kayboldu

DISAPPEARING : English Turkish

adj. gözden kaybolan, yok olan, unutulan

DISAPPOINT : English Turkish

v. hayal kırıklığına uğratmak, ümidini boşa çıkarmak, umudunu boşa çıkarmak, düş kırıklığına uğratmak, boşa çıkarmak; altüst etmek, bozmak

DISAPPOINTED : English Turkish

adj. bozuk, hayal kırıklığına uğramış, kırgın, ümidi kırılmış

DISAPPOINTEDLY : English Turkish

adv. hayal kırıklığına uğramış bir şekilde, morali bozuk bir şekilde, ümidi kesilmiş bir şekilde

DISAPPOINTING : English Turkish

adj. hayal kırıklığına uğratıcı, umut kırıcı

DISAPPOINTINGLY : English Turkish

adv. hayal kırıklığına uğratarak, moral bozar bir şekilde, ümit kesen bir şekilde