English Turkish
DISBOSOM : English Turkish
v. itiraf etmek, günah çıkarmak
DISBOWEL : English Turkish
v. bağırsaklarını çıkarmak, karnının deşmek, içini temizlemek
DISBRANCH : English Turkish
v. dallarını kesmek
DISBUD : English Turkish
v. tomurcuklarını seyreltmek
DISBURDEN : English Turkish
v. yükünü hafifletmek, yükünden kurtulmak; içini boşaltmak, rahatlatmak
DISBURDEN ONE'S MIND : English Turkish
kafasını dinlendirmek, düşüncelerini dağıtarak rahatlamak
DISBURSE : English Turkish
v. para sarfetmek, para harcamak; ödemek
DISBURSEMENT : English Turkish
n. ödeme, ödeme miktarı, masraf
DISBURSEMENT OF AID : English Turkish
yardım ödemesi, destek ödeneği, yardım parası verme
DISBURSEMENTS : English Turkish
n. masraflar, giderler, (Hukuk) bir avukat tarafından müvekkilinden alınan fotokopi postalama ve gönderi gibi yasal harcamalar karşılığı
DISBURSER : English Turkish
n. ödeyen, ödeyici, para ödemesi yapan kimse
DISC : English Turkish
n. disk, daire, plâk (gramofon)
DISC HARROW : English Turkish
n. diskaro, diskli tırmık makinesi
DISC JOCKEY : English Turkish
diskjokey
DISC ON KEY : English Turkish
n. anahtarlık disket, (Bilgisayar) USB sürücü, flash sürücü, flash disk, flash bellek kullanan ve bir anahtarlıkta taşınacak kadar hafif olan Tak ve Oynat kompakt alet
DISCALCED : English Turkish
adj. yalınayak, ayakları çıplak
DISCANT : English Turkish
n. ahenkli melodilerden oluşan müzik; birlikte söylenen melodiler
DISCANT : English Turkish
v. şarkı söylemek; parça halinde şarkı söylemek, ahenkleştirmek
DISCARD : English Turkish
n. boş kart, ıskarta, artık, atılmış şey, çöp; kâğıt atma
DISCARD : English Turkish
v. ıskartaya çıkarmak, ayırmak, bir köşeye atmak, ıskartaya ayırmak, kurtulmak, terketmek, kâğıt atmak, boş kâğıt oynamak
DISCARDABLE : English Turkish
adj. göz ardı edilebilir, atılabilir, imha edilebilir, gereksiz
DISCARDED : English Turkish
adj. göz ardı edilmiş, atılmış, imha edilmiş, gereksiz, reddedilmiş
DISCARDING : English Turkish
n. göz ardı etme, atma, imha etme
DISCARNATE : English Turkish
adj. bedenden ayrılmış, vücudu terk etmiş, manevi, cisimsiz, bedensiz, maddi olmayan
DISCERN : English Turkish
v. farketmek, farkına varmak, ayırdetmek, sezmek, anlamak, kavramak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani