Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HEIRESS : English Turkish

n. mirasçı (kadın), varis (kadın)

HEIRLESS : English Turkish

adj. dölsüz, mirasçısı olmayan, mirasçısız, vârissiz, vârisi olmayan

HEIRLOOM : English Turkish

n. ata yadigârı olan şey, aileden kalma değerli şey, hatıra

HEIRSHIP : English Turkish

n. varislik, mirasçılık, miras

HEIRUT-LIBERAL PARTY BLOC : English Turkish

Heirut-Liberal Parti Birliği, sonradan Likud Parti olan sağ kanat siyasi partiler birliği grubu

HEISEI : English Turkish

n. Heisei, Japonya'da 8 Ocak 1989'da başlayan şu anki dönemin ismi

HEIST : English Turkish

n. soygun, hırsızlık

HEIST : English Turkish

v. soymak, soygun yapmak, çalmak, hırsızlık yapmak

HEISTER : English Turkish

n. silahlı soyguncu, hırsız, silahlı soygun yapan kimse (Argo)

HEIWA CORPORATION : English Turkish

n. Heiwa Corporation, paçinko ve paçinko kumar makineleri üreten ve dağıtan Japon şirket, paçinko ile ilgili aksesuar ve donanım tasarımcı ve dağıtımcısı

HEJIRA : English Turkish

n. hicret

HELD A GRUDGE : English Turkish

kin besledi, kan güttü, garezi oldu, kin tuttu

HELD BACK HIS CURIOSITY : English Turkish

merakını zapt etti, kendini tuttu, öğrenme arzusuna rağmen burnunu sokmadı

HELD BACK HIS LAUGHTER : English Turkish

gülmesini tuttu, gülmemek için kendisini zorladı, gülme hissine rağmen kendini zapt etti

HELD BACK HIS TEARS : English Turkish

gözyaşlarını tuttu, gözyaşlarına hakim oldu

HELD HIM BY THE BALLS : English Turkish

onu en zayıf noktasından yakaladı, onu köşeye sıkıştırdı, onu kontrolü altına aldı

HELD HIM IN HIGH REGARD : English Turkish

ona çok saygı gösterdi, onu onore etti, onu çok beğendi, ona hürmet etti

HELD HIM IN LEASH : English Turkish

onun yularını elinden bırakmadı, ona nefes alacak fırsat vermedi, onu kendine bağlı kıldı

HELD HIM TO HIS PROMISE : English Turkish

onu sözünü yerine getirmeye zorladı, onu vaadini tutmaya zorladı

HELD HIS OWN : English Turkish

yerini korudu, eski durumunu korudu

HELD HIS TONGUE : English Turkish

dilini tuttu, sessiz kaldı, hiçbir şey söylemedi

HELD IN ABEYANCE : English Turkish

ertelenmiş, geçici olarak askıya alınmış, geçici olarak dondurulmuş

HELD IN HIS ARMS : English Turkish

kollarıyla sardı, kucakladı; onu sardı, onu sıkıca sarmaladı

HELD IN STORE : English Turkish

gelecekte kullanım için bir kenara konulmuş

HELD ON : English Turkish

sürdü, devam etti, kaldı, dayandı