Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HIS MOTTO IS : English Turkish

onun sloganı, onun standardı, onun uygulama kuralı

HIS MOUTH WATERED : English Turkish

onun ağzı sulandı, onun tükürüğü akmaya başladı (yemek iştahından)

HIS NAME WAS CHANGED : English Turkish

onun adı değiştirildi, o yasal olarak adını değiştirtti

HIS NAME WAS MENTIONED IN CONNECTION WITH : English Turkish

-yla ilgili olarak onun adı anıldı,
sı ile adı geçti,
sına karıştı,
ya adı bulaştı,
nda parmağı vardı

HIS NIBS : English Turkish

cenapları, hazretleri

HIS NOSE IS RUNNING : English Turkish

onun burnu akıyor, onun burnundan sümük akıyor

HIS NUMBER IS UP : English Turkish

yandı, mahvoldu

HIS NUMBERS IS UP : English Turkish

günleri sayılı, işi bitik

HIS OFFSPRING : English Turkish

onun zürriyeti, onun çocukları

HIS OWN FLESH AND BLOOD : English Turkish

onun kendi eti ve kanı, onun akrabası, onun bir parçası

HIS OWN MASTER : English Turkish

kendi kendisinin patronu, kimsenin bağımlısı değil, kimseye bağlı değil, kimsenin altı değil

HIS PEACE OF MIND : English Turkish

onun gönül rahatlığı, onun iç huzuru

HIS POSITION IS SHAKY : English Turkish

onun pozisyonu sallanıyor, onun koltuğu sallanıyor, o istikrarsız bir durumda

HIS PRESTIGE WAS DAMAGED : English Turkish

onun prestiji zarar gördü, onun namına leke sürüldü, onun adına leke sürüldü

HIS PRIVATE AFFAIR : English Turkish

onun özel işi, onun özel meselesi, onun başkasını ilgilendirmeyen meselesi, onun şahsi işi

HIS PRIVATE BUSINESS : English Turkish

onun özel işi, onun özel meselesi, onun başkasını ilgilendirmeyen meselesi, onun şahsi işi

HIS PROFESSIONAL LIFE : English Turkish

onun meslek hayatı, onun profesyonel hayatı, onun hayatının işine bağlı olan parçası

HIS RESIGNATION WAS ACCEPTED : English Turkish

onun istifası kabul edildi, onun işi bırakması kabul edildi

HIS RIGHT HAND : English Turkish

onun sağ kolu, onun sağ tarafındaki kolu; ona en çok yardımcı olan kimse

HIS SCHEME WAS THWARTED : English Turkish

onun planı bozuldu, onun planı altüst edildi

HIS SECRET THOUGHTS : English Turkish

onun gizli düşünceleri, onun sır düşünceleri, onun sadece kendisine sakladığı hayaller ve düşünceler

HIS SENTENCE WAS MITIGATED : English Turkish

onun cezası azaltıldı, onun cezası indirildi, onun aldığı ceza hafifletildi

HIS SERENE HIGHNESS : English Turkish

zatıâlileri

HIS SLAVE : English Turkish

onun kölesi, onun hizmetçisi, onun esiri

HIS SON : English Turkish

onun oğlu, onun erkek çocuğu