Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HOODOO : English Turkish

n. uğursuz şey, uğursuz tip, uğursuzluk, şanssızlık, voodoo, büyü

HOODOO : English Turkish

v. uğursuzluk getirmek, büyü yapmak

HOODWINK : English Turkish

v. gözlerini bağlamak, göz boyamak, aldatmak, oyuna getirmek, gizlemek

HOODWINKERY : English Turkish

n. aldatma, kandırma, hile, sahtecilik

HOODY : English Turkish

n. kapüşonu olan sweatshirt T-shirt veya başkaca bir üstlük giyecek (Argo); kapüşonlu giyecek giyen genç kimse

HOOEY : English Turkish

n. saçma, saçmalık, zırva, boş lâf, martaval

HOOF : English Turkish

n. toynak, ayak, toynaklı hayvan

HOOF : English Turkish

v. yaya gitmek, yol tepmek, dans etmek

HOOF AND MOUTH DISEASE : English Turkish

n. şap hastalığı

HOOF IT : English Turkish

yaya gitmek, yol tepmek, dans etmek

HOOFBEAT : English Turkish

n. toynak sesi, yürürken veya koşarken toynağın çıkardığı ses

HOOFBOUND : English Turkish

adj. toynak kuruluğu, toynağın topallama ile sonuçlanan kuruması veya büzüşmesi hastalığı (Veterinerlik)

HOOFED : English Turkish

adj. toynaklı

HOOFED MAMMALS : English Turkish

toynaklı memeliler, her ayağında sert bir tırnağı olan memeliler grubu

HOOFER : English Turkish

n. dansçı, revü kızı

HOOFMARK : English Turkish

n. toynak izi, toynağın (at inek vs'nin) yerde bıraktığı iz

HOOFPRINT : English Turkish

n. toynak izi, toynağın (at inek vs'nin) yerde bıraktığı iz

HOOK : English Turkish

n. çengel, kanca, kopça, olta iğnesi, tuzak, kıvrım, dönemeç, kroşe, parmak

HOOK : English Turkish

v. çengelle tutmak, çengellemek, kancayı takmak, yakalamak, takmak, takılmak, bükmek, kroşe vurmak, çalmak, aşırmak

HOOK A HUSBAND : English Turkish

koca bulmak

HOOK AND EYE : English Turkish

erkek ve dişi kopça

HOOK AND LADDER : English Turkish

n. itfaiye

HOOK IT : English Turkish

v. kaçmak, tüymek, sıvışmak

HOOK NOSE : English Turkish

n. gaga burun

HOOK NOSED : English Turkish

gaga burunlu, kanca burunlu