Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IN A SUPERVISORY CAPACITY : English Turkish

adv. yönetici olarak, denetleyici olarak

IN A TICK : English Turkish

kaşla göz arasında, bir anda

IN A TIFF : English Turkish

adj. kızgın, gücenmiş

IN A TIGHT CORNER : English Turkish

adv. köşeye sıkışmış

IN A TIGHT PLACE : English Turkish

zor bir durumda, zorda, darda, kötü bir durumda, sorunlu bir halde, problemli

IN A TIZZY : English Turkish

eli ayağına dolaşık bir şekilde, heyecan veya endişesinden mantıklı davranamayan bir şekilde

IN A TRICE : English Turkish

ir anda, bir çırpıda, hemencecik

IN A TURMOIL : English Turkish

karışıklık içinde, karmaşa içinde, hengâme içinde

IN A TWITTER : English Turkish

heyecanlı, coşkulu, hararetli, telaşlı; paniklemiş halde

IN A WAY : English Turkish

ir bakıma

IN A WAY WHICH MIGHT HARM : English Turkish

zarar verebilecek bir şekilde, hasar yaratacak bir yolla

IN A WAY WHICH TESTIFIES TO- : English Turkish

-yı doğrular bir şekilde,
ya kanıt olur bir şekilde,
yı ispatlar bir şekilde

IN A WHILE : English Turkish

yakında, kısa bir süre içinde, yakın gelecekte

IN A WHISPER : English Turkish

adv. fısıldayarak, fısıltıyla, fısıl fısıl

IN A WHOLE SKIN : English Turkish

zarar görmemiş, yaralanmamış, hasarlanmamış

IN A WINK : English Turkish

ir anda, kaşla göz arasında

IN A WORD : English Turkish

kısacası, sözün kısası

IN A YEAR'S TIME : English Turkish

ir yıl sonra, bir yıl içinde, bir yıllık bir zaman dilimi içinde

IN ABEYANCE : English Turkish

askıda, hükümsüz, muallakta, geçici pasiflik halinde, ertelenmiş

IN ABRAHAM'S BOSOM : English Turkish

cennet, cennet-i âlâ, cennetin yedinci katı (İncil)

IN ABSENCE OF : English Turkish

-nın olmayışıyla,
nın yokluğuyla,
sı olmadan

IN ABSENTIA : English Turkish

o olmadan, o yokken, o mevcut olmadan

IN ABSTRACTO : English Turkish

soyut bir şekilde, soyutça, teorik bir şekilde

IN ABUNDANCE : English Turkish

ol bol, bolca

IN ACCORD : English Turkish

adv. ahenkli