Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IN STORE : English Turkish

mevcut, stokta, mağazada

IN STRAITS : English Turkish

müthiş sıkıntıda

IN STRICT CONFIDENCE : English Turkish

tam bir gizlilik içerisinde

IN STRICT PRIVACY : English Turkish

adv. son derece gizli olarak

IN STRIDENT TONES : English Turkish

gıcırtılı tonlarda, gürültülü tonlarda, yüksek ve rahatsız edici seslerler

IN STYLE : English Turkish

klas, birinci sınıf, modaya uygun

IN SUBSTANCE : English Turkish

özünde, esasında, özet olarak

IN SUCCESSION : English Turkish

irbiri ardından, ardarda, peşpeşe

IN SUCH THINGS : English Turkish

öyle şeylerde, bu tür şeylerde

IN SUMMER : English Turkish

adv. yazın

IN SUSPENSE : English Turkish

adv. merakla, endişeyle, tereddüdle, muallakta, askıda

IN SYMPATHY WITH : English Turkish

-nın acısını paylaşan,
yı anlayan,
nın derdine ortak olan

IN SYNC : English Turkish

senkronize edilmiş, ses ve hareket uyumu olan

IN TANDEM : English Turkish

adj. birbiri ardına dizili, art arda dizili, birbiri arkasında, birbiri ardında; ortaklaşa, ortak bir şekilde, birlikte, beraberce

IN TATTERS : English Turkish

adj. lime lime

IN TEARS : English Turkish

gözü yaşlı

IN TENS : English Turkish

onar onar

IN TERMS OF : English Turkish

-ması açısından,
ması bakımından, ile ilgili olarak, ile bağlantılı olarak

IN TERROR : English Turkish

üyük korku ile, büyük korku içinde, dehşetle

IN THAT : English Turkish

onda,
ndan dolayı,
ndan ötürü

IN THAT CASE : English Turkish

demek oluyor ki, o halde, öyleyse

IN THE ABSENCE OF : English Turkish

yokluğunda, yokken

IN THE ABSTRACT : English Turkish

teoride, genel olarak, kuramsal olarak

IN THE ACT : English Turkish

eylem halinde, eylemde, çalışır halde, işbaşında; cinsel ilişki sırasında

IN THE AFFIRMATIVE : English Turkish

olumlu olarak, onaylayarak