Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IN THE AFTERNOON : English Turkish

öğleden sonra

IN THE AGGREGATE : English Turkish

ir bütün olarak, hep birlikte, toplam olarak

IN THE AIR : English Turkish

ortalıkta dolaşan, kararlaştırılmamış, olası

IN THE ALTOGETHER : English Turkish

adj. çırılçıplak, anadan doğma

IN THE ARMS OF MORPHEUS : English Turkish

uykuda

IN THE ASCENDANT : English Turkish

adj. egemen olan, hüküm süren, etkin olan

IN THE ASCENDENT : English Turkish

adj. egemen olan, hüküm süren, etkin olan

IN THE BACK : English Turkish

adv. arkadan

IN THE BAG : English Turkish

çantada keklik, emin, garanti

IN THE BALANCE : English Turkish

elirsiz, askıda, karara bağlanmamış

IN THE BEAM : English Turkish

adv. enine, genişlemesine

IN THE BEGINNING : English Turkish

aşta, başlangıçta

IN THE BEST POSSIBLE MANNER : English Turkish

mümkün olan en iyi şekilde, mümkün olan en iyi yolla, mümkün olan en iyi yöntemle

IN THE BLACK : English Turkish

kâra geçme, kârda olma, kazanç durumunda olma, masrafları aşan bir gelire sahip olma

IN THE BLUES : English Turkish

efkârlı, hüzünlü, üzüntülü, melankolik

IN THE BONDAGE OF VICE : English Turkish

adj. bağımlı, bağımlılığı olan, kötü alışkanlığı olan

IN THE BOX : English Turkish

mahkeme odasında, duruşma salonunda, ifade kabininde, ifade yerinde

IN THE BUFF : English Turkish

çırılçıplak, anadan doğma

IN THE CACTUS : English Turkish

zor bir durumda, zorda, darda, başı dertte, sorunlu, problemli

IN THE CAPACITY OF : English Turkish

-ması gücüyle,
ması yetisiyle,
ması pozisyonunda

IN THE CARDS : English Turkish

muhtemel, hesapta olan, olası

IN THE CART : English Turkish

hapı yuttu, çıkmazda, ayvayı yedi

IN THE CASE OF : English Turkish

-ması durumunda,
ması halinde,
sı olursa

IN THE CAULDRON OF BATTLE : English Turkish

muharebenin ortasında, savaşın ortasında, çarpışmanın ortasında

IN THE CAUSE OF : English Turkish

adv. uğruna, aşkına, için