Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INCONSONANCE : English Turkish

n. uyumsuzluk, ahenksizlik

INCONSONANT : English Turkish

adj. uyumsuz, ahenksiz

INCONSPICUOUS : English Turkish

adj. göze çarpmayan, farkedilmez, önemsiz

INCONSPICUOUSLY : English Turkish

adv. göze çarpmayarak, dikkat çekmeden

INCONSPICUOUSNESS : English Turkish

n. göze çarpmama durumu, göze çarpmayışlık, farkına varmayışlık

INCONSTANCY : English Turkish

n. sabit olmama, değişkenlik, döneklik, sadakâtsizlik

INCONSTANT : English Turkish

adj. sabit olmayan, değişken, kararsız, dönek, gelgeç, vefasız, sadakâtsiz

INCONSTANTLY : English Turkish

adv. değişerek, değişken bir şekilde; kararsız bir şekilde, oynak bir şekilde, kaypak bir şekilde

INCONSUMABLE : English Turkish

adj. kullanılamaz, harcanamaz, tüketilemez

INCONSUMABLY : English Turkish

adv. tüketilebilir olmadan, tüketilemez bir şekilde; yenilemez bir şekilde, yenilir olmayan bir şekilde; yakılamaz bir şekilde, tutuşturulamaz bir şekilde

INCONTESTABILITY : English Turkish

n. tartışılmazlık, itiraz edilemezlik, su götürmezlik, sorgulanamazlık, inkâr edilemezlik

INCONTESTABLE : English Turkish

adj. itiraz edilemez, inkâr edilemez, tartışmasız, su götürmez

INCONTESTABLE FACT : English Turkish

tartışılmaz gerçek, itiraz edilemez gerçek, su götürmez doğru, sorgulanamaz gerçek, inkâr edilemez gerçek

INCONTESTABLY : English Turkish

adv. tartışılmaz bir şekilde, itiraz edilemez bir şekilde, su götürmez bir şekilde, sorgulanamaz bir şekilde, inkâr edilemez bir şekilde

INCONTINENCE : English Turkish

n. kendini tutamama, kendine hakim olamama, duramama, çişini tutamama

INCONTINENCY : English Turkish

n. kendini tutamama, kendini kontrol edememe, kendine hâkim olamama; çişini veya dışkısını tutamama (Tıp)

INCONTINENT : English Turkish

adj. kendini tutamayan, nefsine hakim olamayan, idrarını tutamayan

INCONTINENTLY : English Turkish

adv. kendini tutamayarak, duramayıp, hemen

INCONTROLLABLE : English Turkish

adj. kontrol edilemez, hükmedilemez, yönetilemez, buyruk altına alınamaz; zorlu, inatçı, serkeş, dik kafalı

INCONTROVERTIBLE : English Turkish

adj. inkâr edilemez, yadsınamaz, apaçık, su götürmez

INCONTROVERTIBLE PROOF : English Turkish

su götürmez delil, tartışılmaz kanıt, reddedilemez delil, inkâr edilemez kanıt

INCONTROVERTIBLY : English Turkish

adv. su götürmez bir şekilde, tartışılmaz bir şekilde, reddedilemez bir şekilde, inkâr edilemez bir şekilde

INCONVENIENCE : English Turkish

n. rahatsızlık, külfet, uygun olmama, zahmet, sıkıntı, sakınca, rahatsız eden kimse, sıkıntı veren şey, mahzur

INCONVENIENCE : English Turkish

v. sıkıntı vermek, rahatsız etmek, zahmet vermek

INCONVENIENCED : English Turkish

adj. rahatsız edilmiş, rahatsızlık verilmiş, sorunlu hale getirilmiş, canı sıkılmış