Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INCORRIGIBILITY : English Turkish

n. düzeltilmezlik, düzeltilemezlik, düzeltilebilir olmama durumu, reforme edilememe, yenilenememe durumu; kontrolsüzlük, kontrol edilememe; değiştirilemezlik, değiştirilebilir olmama

INCORRIGIBLE : English Turkish

adj. düzelmez, yola gelmez, ıslah olmaz, adam olmaz, uslanmaz

INCORRIGIBLENESS : English Turkish

n. düzeltilmezlik, düzeltilemezlik, düzeltilebilir olmama durumu, reforme edilememe, yenilenememe durumu; kontrolsüzlük, kontrol edilememe; değiştirilemezlik, değiştirilebilir olmama

INCORRIGIBLY : English Turkish

adv. düzeltilmez bir şekilde, düzeltilemezlik bir şekilde, düzeltilebilir olmayan bir şekilde, reforme edilemeyen bir şekilde, yenilenemeyen bir şekilde; kontrolsüz bir şekilde, kontrol edilemeyen bir şekilde; değiştirilemez bir şekilde, değiştirilebilir olmayan bir şekilde

INCORRODIBLE : English Turkish

adj. korozyona uğratılamaz, aşındırılamaz, yavaş yavaş yok edilemez, sürüklenemez

INCORRUPT : English Turkish

adj. namuslu, ahlaklı, ahlaken bozulmamış, iffetli, onurlu, şerefli; bozulması imkânsız; mükemmel; saf, katışıksız, masum, tertemiz

INCORRUPTED : English Turkish

adj. namuslu, ahlaklı, ahlaken bozulmamış, iffetli, onurlu, şerefli; saf, katışıksız, masum, tertemiz

INCORRUPTIBILITY : English Turkish

n. dürüstlük, rüşvet yememe, bozulmazlık

INCORRUPTIBLE : English Turkish

adj. rüşvet yemez, dürüst, bozulmaz, çürümez

INCORRUPTIBLENESS : English Turkish

n. ahlaken bozulamaz olma durumu, yoldan çıkarılamazlık, çürütülemezlik; saflık, katışıksızlık, masumluk, masumiyet, tertemizlik

INCORRUPTIBLY : English Turkish

adv. ahlaken bozulmaz bir şekilde, yoldan çıkarılamaz bir şekilde, çürütülemez bir şekilde, dürüst bir şekilde; saf bir şekilde, katışıksız bir şekilde, masumca tertemizce

INCORRUPTION : English Turkish

n. rüşvet yememe, dürüstlük, bozulmama, çürümeme

INCORRUPTLY : English Turkish

adv. namuslu bir şekilde, ahlaklı bir şekilde, ahlaken bozulmamış bir şekilde, iffetli bir şekilde, onurlu bir şekilde, şerefli bir şekilde; bozulması imkânsız bir şekilde; mükemmel bir şekilde; saf bir şekilde, katışıksız bir şekilde, masumca, tertemizce

INCR : English Turkish

"increase, increased, increasing (büyüme)", büyüme, gelişme, yükselme; büyümüş, gelişmiş, yükselmiş; büyüyen, gelişen, yükselen

INCREASABLE : English Turkish

adj. büyütülebilir, geliştirilebilir, yükseltilebilir, genişletilebilir; eklenebilir

INCREASE : English Turkish

n. artış, artma, çoğaltma, çoğalma, yükselme, büyüme, üreme, yavrulama

INCREASE : English Turkish

v. artmak, çoğalmak, çoğaltmak, büyümek, artırmak, üremek, yükseltmek, zam yapmak

INCREASE AMOUNT OF LOAN GUARANTEES : English Turkish

kredi garantilerini yükseltmek, kredi kefaletlerini arttırmak

INCREASE HOUSING : English Turkish

konutlandırmayı büyütmek, konutlandırmayı arttırmak, konutlandırma seçeneklerini artırmak

INCREASE IN NUMBERS : English Turkish

v. üremek

INCREASE IN UNEMPLOYMENT : English Turkish

işsizlikte artış, iş bulamayan insan sayısında artma, çalışamayan insan sayısında yükselme

INCREASE OF INDEX RATE : English Turkish

endeks oranında yükselme, enflasyon oranında artış

INCREASE OF QUOTAS : English Turkish

kotalarda yükselme, zorunlu miktarda artış; izin verilen maksimum seviyede yükselme, müsaade edilen üst seviyede artış

INCREASE ONE'S EFFORTS : English Turkish

gayretini arttırma, daha fazla gayret gösterme, daha fazla çalışma, daha çok deneme

INCREASE ONE'S PACE : English Turkish

adımlarını sıklaştırma, daha hızlı yürüme