Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INCUR LIABILITY : English Turkish

zorunluluk altına girmek, borç yükümlülüğüne girmek

INCUR LOSSES : English Turkish

zarara uğramak, kayba uğramak

INCUR SMB.'S DISPLEASURE : English Turkish

n. öfkesine maruz kalmak, öfkesini üzerine çekmek

INCURABILITY : English Turkish

n. tedavi edilemezlik, şifa bulmazlık, çaresi olmama

INCURABLE : English Turkish

adj. tedavi edilemez, iyi olmaz, çaresiz, dermansız

INCURABLE : English Turkish

n. tedavi edilemez kimse, iyi olmaz hasta

INCURABLENESS : English Turkish

n. tedavi edilemezlik, iyileştirilememe durumu, onulamazlık, onulamama durumu

INCURABLY : English Turkish

adv. tedavi edilemez bir şekilde, iyileştirilemez bir şekilde, onulamaz bir şekilde; değiştirilemez bir şekilde

INCURIOSITY : English Turkish

n. merak etmezlik

INCURIOUS : English Turkish

adj. meraksız, kayıtsız, ilgisiz, dikkatsiz

INCURIOUSLY : English Turkish

adv. merak etmeyerek, meraksızca, ilgisizce

INCURRABLE : English Turkish

adj. edinilebilir, elde edilebilir; sorumlu tutulabilir (örneğin bir görevden); karşılaşılabilir, karşı karşıya kalınabilir, yüz yüze kalınabilir (genellikle istenmeyen veya sevilmeyen bir şey)

INCURSION : English Turkish

n. istila, hücum, akın, baskın, tecâvüz

INCURSIVE : English Turkish

adj. akın eden, saldıran, saldırgan, zorla giren

INCURVATE : English Turkish

v. içe bükülmek, içe doğru bükülmek

INCURVATE : English Turkish

adj. içe bükülmüş, içe doğru bükülmüş

INCURVATION : English Turkish

n. içine eğrilme

INCURVATURE : English Turkish

n. içe bükülmüş, içe doğru bükülmüş; kavis; kambur, kemer

INCURVE : English Turkish

v. eğmek

INCURVED : English Turkish

adj. içe bükülmüş, içe doğru bükülmüş, kavis verilmiş, kamburlaştırılmış, kemer haline getirilmiş, eğmeçli

INCUS : English Turkish

n. örs kemiği

INCUSE : English Turkish

n. damgalama, para damgalama

INCUSE : English Turkish

v. damgalamak, para damgalamak

INCUT : English Turkish

adj. kapılmış, yakalanmış

INCUT : English Turkish

n. tutunma yeri, ellik, pençe, kapma yeri, bir tırmanıcının parmaklarıyla tutunduğu yer