Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OCCASIONAL MISTAKE : English Turkish

arızi hata, tesadüfi hata, rastlantı hatası

OCCASIONAL SEXUAL RELATIONS : English Turkish

astgele bir partnerle cinsel ilişkide bulunma (daimi eşe karşın olarak)

OCCASIONAL THUNDERSTORMS : English Turkish

ara sıra meydana gelen yağmur gök gürültüsü ve şimşek fırtınası

OCCASIONALLY : English Turkish

adv. ara sıra, bazen

OCCASIONED BY : English Turkish

-in sebebiyet verdiği,
in sebep olduğu,
in yol açtığı

OCCASIONS : English Turkish

n. insanın yapması gerek bir şey; kişisel ihtiyaçlar; kişinin gereksinimleri

OCCIDENT : English Turkish

n. batı, batı yarıküre, batılı, batı

OCCIDENTAL : English Turkish

adj. batı, batılı

OCCIDENTAL LANGUAGE : English Turkish

n. Batı dili, Interlingue, 1922 yılında Edgar de Wahl tarafından oluşturulan/icat edilen ve neredeyse tamamen büyük Batı dillerinden türetilen yapay uluslararası dil

OCCIPITAL : English Turkish

n. artkafa

OCCIPITAL : English Turkish

adj. artkafaya ait

OCCIPITALIS : English Turkish

n. oksipital, ensede bulunan kas (Anatomi)

OCCIPITALLY : English Turkish

adv. artkafa bölgesinden (kafanın veya kafatasının arka kısmı); oksipital kemiği ile ilgili olarak

OCCIPUT : English Turkish

n. artkafa, kafanın arkası

OCCITAN : English Turkish

n. Provenca'da ikamet eden kimse, eskiden Fransa'nın güneyinde konuşulan latince kökenli dil

OCCLUDE : English Turkish

v. tıkamak, kapamak, kapatmak, kesmek, önlemek, emmek (gaz)

OCCLUSAL : English Turkish

adj. kapalı, mühürlü

OCCLUSION : English Turkish

n. tıkanma, tıkama, kapanma, üst üste oturma (dişler), gazların emilmesi

OCCLUSIVE : English Turkish

adj. oklüzyon ile ilgili; tıkayan; kapatan; bloke eden; emici

OCCULT : English Turkish

adj. gizli, doğaüstü, bilinmez, bilinmeyen, esrarlı, anlaşılmaz, büyülü

OCCULT BLOOD : English Turkish

n. (Tıp) gizli kan, çıplak gözle görülemeyen ve kimyasal deneylerle saptanabilen dışkıda bulunan çok az miktardaki kan

OCCULT SCIENCE : English Turkish

üyü bilimi, anlaşılır olmayan fenomenlerle ilgili olan bilim, doğaüstü bilim, (örn: astroloji, sihirbazlık, vs.)

OCCULTATION : English Turkish

n. gizleme, karartma, göz önünden kaldırma; tutulma, bir gökcisminin başka bir gökcismi tarafından karartılması (Astronomi); saklı olma, gizlenme; gözden kaybolma

OCCULTISM : English Turkish

n. gizli güçlere inanç, doğaüstü güçlere inanma

OCCULTIST : English Turkish

n. gizemci, sufi, doğaüstücü; büyücülükle ilgilenen kimse