Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PARATHYROID : English Turkish

n. paratiorit bezi

PARATHYROID GLAND : English Turkish

n. paratiorit bezi

PARKING IS NOT ALLOWED HERE : English Turkish

urada park yapılmaz

PARKING LIGHT : English Turkish

park lâmbası

PARKING LOT : English Turkish

otopark

PARKING METER : English Turkish

parkmetre

PARKING PLACE : English Turkish

n. park yeri

PARKING SPACE : English Turkish

park yeri

PARKING TICKET : English Turkish

park cezası makbuzu

PARKINSON : English Turkish

n. bir soyadı; James Parkinson (
1824), "sallanma felci" hastalığının belirtilerini belgeleyen İngiliz doktor (şimdi parkinson hastalığı olarak bilinen)

PARKINSON'S : English Turkish

n. parkinson hastalığı, titreme ve kas kontrolü eksikliği ile karakterize sinir hastalığı (konuşma ve hareket güçlüğüne sebep olan)

PARKINSON'S DISEASE : English Turkish

n. parkinson hastalığı, titremeli felç

PARKINSON'S LAW : English Turkish

işin verilen sürenin sonuna kadar süreceği teorisi

PARKINSONIAN : English Turkish

n. Parkinson hastası kimse (beyin hasarına sebep olan dejeneratif sinir hastalığı, vücutta titremeler ve kas sertliği)

PARKINSONIAN : English Turkish

adj. Parkinson hastalığı ile alakalı

PARKWAY : English Turkish

n. ağaçlı yol

PARKY : English Turkish

adj. soğuk

PARLANCE : English Turkish

n. konuşma tarzı, dil (özel)

PARLAY : English Turkish

n. kazandığını sonraki yarışa oynama, faydalanma, istismar, büyütme

PARLAY : English Turkish

v. kazandığını sonraki yarışa yatırmak, değerlendirmek, yönlendirmek, yararlanmak, konuşmaya girmek

PARLEY : English Turkish

n. tartışma, görüşme, toplantı

PARLEY : English Turkish

v. görüşmek, barış görüşmesi yapmak, konuşmak, yabancı dil konuşmak

PARLIAMENT : English Turkish

n. parlamento, meclis

PARLIAMENT BUILDING : English Turkish

n. meclis binası

PARLIAMENT FUNKADELIC : English Turkish

George Clinton ve Bootsy Collins tarafından 1970'lerde kurulan Amerikan funk müzik grubu