Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PRESSURE COOKER : English Turkish

düdüklü tencere

PRESSURE DROP : English Turkish

asınç düşmesi, voltaj düşmesi

PRESSURE GAGE : English Turkish

n. basınç ölçer

PRESSURE GAUGE : English Turkish

asınç ölçer

PRESSURE GROUP : English Turkish

askı grubu, lobi

PRESSURE OF CONSCIENCE : English Turkish

n. vicdan azabı

PRESSURE OF TAXATION : English Turkish

n. vergi yükü

PRESSURE TANK : English Turkish

n. basınç tankı

PRESSURIZE : English Turkish

v. basınç uygulamak, basıncını ayarlamak (uçak), baskı yapmak, âkılamak, sıkmak

PRESSWORK : English Turkish

n. matbaa işi, basım işi, basılmış şeyler

PRESTEL : English Turkish

n. televizyon ekranında abonelerine bilgi veren bir İngiliz Telekom hizmeti markası

PRESTIDIGITATION : English Turkish

n. hokkabazlık, el çabukluğu

PRESTIDIGITATOR : English Turkish

n. hokkabaz

PRESTIGE : English Turkish

n. prestij, saygınlık, itibar, nüfuz, ün

PRESTIGIOUS : English Turkish

adj. prestijli, saygın, tanınmış, ünlü

PRESTO : English Turkish

adj. hızlı, çabuk

PRESTO : English Turkish

adv. hızlı tempo ile

PRESTON : English Turkish

n. bir erkek ismi; bir soyadı

PRESTON STURGES : English Turkish

(
1959, Edmond P. Biden olarak doğdu) Amerikalı film yönetmeni

PRESTRESSED : English Turkish

adj. öngerilimli

PRESTRESSED CONCRETE : English Turkish

öngerilimli beton

PRESUMABLE : English Turkish

adj. farzedilebilir, ihtimal verilebilir, tahmin edilebilir

PRESUMABLY : English Turkish

adv. herhalde, galiba, muhtemelen, büyük ihtimalle

PRESUME : English Turkish

v. varsaymak, farzetmek, tahmin etmek, haddini aşmak, ihtimal vermek

PRESUME ON : English Turkish

v. kötüye kullanmak, yüzgöz olmak