Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PRESUME UPON : English Turkish

kötüye kullanmak, yüzgöz olmak

PRESUMEDLY : English Turkish

adv. galiba, herhalde, muhtemelen, büyük ihtimalle

PRESUMING : English Turkish

adj. küstah, haddini bilmez, kendine çok güvenen, kendinden çok emin, cüretli

PRESUMPTION : English Turkish

n. küstahlık, haddini bilmezlik, haddini aşma, cüret, farzetme, varsayma, karine, ihtimal, olasılık, tahmin, zan

PRESUMPTUOUS : English Turkish

adj. küstah, haddini bilmez, kendinden çok emin, kendine çok güvenen, cüretli

PRESUPPOSE : English Turkish

v. önceden varsaymak, baştan farzetmek

PRESUPPOSITION : English Turkish

n. önceden varsayma, tahmin

PRETEEN : English Turkish

n. on oniki yaşında çocuk

PRETEEN : English Turkish

adj. on oniki yaşında

PRETENCE : English Turkish

n. iddia, bahane, yalandan yapma, numara

PRETEND : English Turkish

v. numarası yapmak, yapar gibi görünmek, yalandan yapmak, numara yapmak, bahane etmek, hak iddia etmek

PRETEND NOT TO SEE : English Turkish

v. görmemezlikten gelmek

PRETEND TO : English Turkish

taslamak

PRETEND TO BE SICK : English Turkish

v. hasta numarası yapmak

PRETENDED : English Turkish

adj. yapmacık, numaradan, sahte

PRETENDER : English Turkish

n. isteyen kimse, talip, hak iddia eden kimse, tahta hak iddia eden sahtekâr

PRETENSE : English Turkish

n. iddia, hile, yalandan yapma, numara

PRETENSION : English Turkish

n. sav, iddia, gösteriş, yüksekten atma

PRETENTIOUS : English Turkish

adj. iddialı, gösterişçi, kendini beğenmiş, yüksekten atan

PRETENTIOUSNESS : English Turkish

n. gösterişçilik

PRETERIT : English Turkish

adj. geçmiş zaman belirten

PRETERIT : English Turkish

n. geçmiş zaman

PRETERITE : English Turkish

n. geçmiş zaman

PRETERITE : English Turkish

adj. geçmiş zaman belirten

PRETERITE PRESENT : English Turkish

n. şimdiki zamanla kullanılan geçmiş zamanlı kelime