Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

PROGENITURE : English Turkish

n. meydana getirme, döl

PROGENY : English Turkish

n. soy, kuşak, döl, evlatlar, ürün

PROGNATHOUS : English Turkish

adj. sivri çeneli

PROGNATHY : English Turkish

n. sivri çenelilik

PROGNOSIS : English Turkish

n. hastalığın sonucunu tahmin, prognoz

PROGNOSTIC : English Turkish

n. belirti, işaret, kehanet

PROGNOSTIC : English Turkish

adj. sonucu önceden haber veren, prognoz ile ilgili

PROGNOSTICATE : English Turkish

v. belirtisi olmak, önceden haber vermek, tahminde bulunmak, kehanette bulunmak

PROGNOSTICATION : English Turkish

n. belirti, işaret, alâmet, tahmin, kehanet

PROGRAM : English Turkish

n. program, yapım, gösteri, plan, yazılım

PROGRAM : English Turkish

v. programlamak, planlamak

PROGRAM CONTROLLED : English Turkish

adj. bilgisayar kontrollü

PROGRAM FILES : English Turkish

program dosyaları, (Bilgisayarlarda) programların veya uygulamaların bir parçası olan dosya (belge dosyalarının aksine)

PROGRAM INFORMATION FILE : English Turkish

program bilgi dosyası, bir programın işleyişi hakkında bilgi içeren Windows ortamında dosya, PIF dosyası (Bilgisayar)

PROGRAMED : English Turkish

adj. programlı, programlanmış

PROGRAMING : English Turkish

n. programlama, program yapımı

PROGRAMING LANGUAGE : English Turkish

n. programlama dili

PROGRAMMABLE READ ONLY MEMORY : English Turkish

programlanabilir yanlızca okunabilir bellek, (Bilgisayar) yeniden programlanabilir (yazılı) salt okunur bellek

PROGRAMMATIC : English Turkish

adj. program niteliğinde

PROGRAMME : English Turkish

n. program, yapım, gösteri, plan, yazılım

PROGRAMME : English Turkish

v. programlamak, planlamak

PROGRAMMED : English Turkish

adj. programlı, programlanmış

PROGRAMMER : English Turkish

n. programcı, yazılımcı

PROGRAMMING : English Turkish

n. programlama, program yapımı

PROGRESS : English Turkish

n. ilerleme, gelişme, yükselme, devam etme, geliştirme, resmi gezi, devlet gezisi