Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PROPAGANDIST : English Turkish

n. propagandacı

PROPAGANDISTIC : English Turkish

adj. propaganda amaçlı

PROPAGANDIZE : English Turkish

v. propagandasını yapmak, propaganda yapmak

PROPAGATE : English Turkish

v. üretmek, çoğaltmak, propaganda yapmak, yaymak, bulaştırmak, üremek, yavrulamak

PROPAGATION : English Turkish

n. üreme, çoğalma, yavrulama, yayma, yayılma

PROPAGATOR : English Turkish

n. üreten, yayan, üreyen, bulaşan, bulaştıran, propagandacı

PROPANE : English Turkish

n. propan

PROPEL : English Turkish

v. ileriye itmek, itmek, sevketmek

PROPELLANT : English Turkish

n. itici güç, uzay gemişi yakıtı

PROPELLENT : English Turkish

adj. itici, itici şey

PROPELLENT POWER : English Turkish

n. itici güç

PROPELLER : English Turkish

n. pervane

PROPELLER BLADE : English Turkish

n. pervane kanadı

PROPELLING : English Turkish

adj. iten, itici

PROPELLING PENCIL : English Turkish

n. sürgülü kalem

PROPENSITY : English Turkish

n. eğilim, meyil, istek

PROPER : English Turkish

adj. tam, doğru dürüst, uygun, terbiyeli, yerinde, özel, doğru, münasip, gerçek, adamakıllı, iyice

PROPER NOUN : English Turkish

özel isim

PROPERLY : English Turkish

adv. doğru dürüst, uygun şekilde, haklı olarak, uygunca, uygun bir şekilde, uygun olarak, adamakıllı, tamamen, iyice

PROPERTIED : English Turkish

adj. varlıklı, zengin

PROPERTIES : English Turkish

n. sahne eşyaları, sahne elbiseleri

PROPERTY : English Turkish

n. eşya, emlâk, mal, mülk, varlık, servet, sahne eşyaları, sahne elbiseleri, özellik, nitelik

PROPERTY INSURANCE : English Turkish

eşya sigortası

PROPERTY MARKET : English Turkish

n. emlâk piyasası

PROPERTY TAX : English Turkish

emlâk vergisi, varlık vergisi