English Turkish
RIP APART : English Turkish
parçalara ayırmak, parça parça koparmak, sökmek, parçalamak, koparmak
RIP INTO : English Turkish
atılmak
RIP OFF : English Turkish
sökmek, koparmak, soymak, yağma etmek
RIP OPEN : English Turkish
yırtarak açmak, dikişlerini sökmek, yararak açmak
RIP OUT : English Turkish
savurmak (küfür)
RIP OUT A GRAVESTONE : English Turkish
mezar taşını sökmek, topraktan bir mezar işaretini çıkarmak, bir mezar taşını kazıp çıkarmak
RIP ROARING : English Turkish
gülmekten çatlayan, yeri göğü inleten, çılgın
RIP UP : English Turkish
yırtmak, yırtarak açmak, dikişlerini sökmek, karnını yarmak
RIPARIAN : English Turkish
n. nehir kıyısında oturan kimse, nehir kıyısında arazisi olan kimse
RIPARIAN : English Turkish
adj. nehir kıyısında yetişen, ırmak kenarına ait
RIPCORD : English Turkish
n. paraşüt ipi, elektrik kordonu, paraşüt kordonu, balon ipi
RIPE : English Turkish
adj. olgun, olmuş, dinlendirilmiş, ergin, bekletilmiş, pişkin, erişkin, görmüş geçirmiş, kemâle ermiş, uygun, hazır, ameliyata hazır (apse), açık saçık, müstehcen, sulu
RIPE AGE : English Turkish
olgun yaş, kemale ermiş yaş, orta yaş
RIPE BEAUTY : English Turkish
olgun güzellik, olgunlaşmış güzellik
RIPE FOR ACTION : English Turkish
çalışmaya hazır, faaliyete geçmek için hazır
RIPE FOR DEVELOPMENT : English Turkish
adj. işlemeye hazır, gelişmeye hazır
RIPE FRUIT : English Turkish
olgunlaşmış meyve, olmuş meyve, tam olarak gelişmiş ve yenmeye hazır meyve
RIPELY : English Turkish
adv. olgun bir şekilde, olgunlaşmış bir şekilde
RIPEN : English Turkish
v. olgunlaşmak, kemâle ermek, olgunlaştırmak
RIPENESS : English Turkish
n. olgunluk, erginlik, pişkinlik, kemâl
RIPENING : English Turkish
n. olgunlaşma, olgunlaştırma, tam olarak büyümüş olma veya gelişmiş olma süreci; olgunlaştırma işlemi, tam olarak gelişmiş veya büyümüş duruma getirme işlemi
RIPENING PROCESS : English Turkish
olgunlaştırma işlemi, olgunlaşma süreci, gelişme ve büyüme süreci
RIPOFF : English Turkish
n. desise, dolandırıcılık, dalavere, hilekar veya sahtekar davranış; çıkarcı davranış, istirmarcı hareket; dolandıran kimse, sahtekar, hilebaz, dolandırıcı; taklit, sahte
RIPOSTE : English Turkish
v. cevabı yapıştırmak, zekice cevap vermek, karşı atak yapmak, karşılık vermek
RIPOSTE : English Turkish
n. hazırcevap, sert yanıt, karşı saldırı, karşılık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani