Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
STAINABILITY : English Turkish

n. renk emme özelliği (Gözebilim)

STAINABLE : English Turkish

adj. lekelenebilirlik, lekelenebilir olma durumu; renk emme özelliği (Gözebilim)

STAINED : English Turkish

adj. lekeli

STAINED GLASS : English Turkish

enkli cam, vitray

STAINED GLASS WINDOW : English Turkish

enkli camdan yapılma pencere camı

STAINED WITH BLOOD : English Turkish

kan ile lekelenmiş, kanlı, kan lekeli, kan bulaşmış

STAINER : English Turkish

n. lekeleyen veya boyayan kimse veya şey

STAINING : English Turkish

n. kirlenme, lekelenme, boyanma, renklenme, lekeleme, renklendirme

STAINING : English Turkish

adj. renkli, boyalı

STAINLESS : English Turkish

adj. paslanmaz, lekesiz, tertemiz

STAINLESS STEEL : English Turkish

paslanmaz çelik

STAINLESSLY : English Turkish

adv. lekesiz bir şekilde, kusursuz bir şekilde

STAIR : English Turkish

n. basamak, kademe, kat

STAIRCASE : English Turkish

n. merdiven

STAIRHEAD : English Turkish

n. sahanlık

STAIRS : English Turkish

n. merdiven, merdivenler

STAIRWAY : English Turkish

n. merdiven

STAIRWELL : English Turkish

n. merdiven boşluğu, merdiven aralığı, bir merdiven içeren dikey boşluk

STAKE : English Turkish

n. kazık, direk, destek, işkence direği, örs, ortaya konan para, pot, çıkar, menfaat

STAKE : English Turkish

v. kazıklarla belirlemek, kazığa bağlamak, desteklemek, bahis yapmak, riske atmak, tehlikeye atmak

STAKE A CLAIM : English Turkish

v. iddiayı desteklemek

STAKE IN : English Turkish

kontrol altında tutmak, gözünü ayırmamak

STAKE NET : English Turkish

n. dalyan, kazıklı balık ağı

STAKE OFF : English Turkish

kazıklarla belirlemek, sınırını belirlemek

STAKE ONE'S HOPES ON : English Turkish

v. umudunu bağlamak