Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SCROD : English Turkish

n. Atlantik mezgiti veya morina balığı, yenilebilir balık türleri

SCROFULA : English Turkish

n. sıraca hastalığı

SCROFULOUS : English Turkish

adj. sıraca hastası

SCROLL : English Turkish

n. tomar, parşömen tomarı, liste, helezoni kıvrım, süslü yazı, kemanın kıvrık ucu

SCROLL ARROW : English Turkish

kullanıcının ekran veya pencereyi ok istikametinde tomar gibi kıvırmasına olanak sunan grafiksel kullanıcı arayüzündeki ok

SCROLL BAR : English Turkish

kullanıcının ekranı kenardan kenara veya yukardan aşağıya sürükleyip tomar yapmasına olanak sağlayan bir pencerenin alt tarafında veya kenarında bulunan üçgen alan (Bilgisayar)

SCROLL GEAR : English Turkish

n. salyangoz çarkı

SCROLL LOCK : English Turkish

klavye üzerindeki körsır kontrol tuşlarının faaliyetini sınırlandıran tuş (bazı uygulamalarda)

SCROLL LOCK KEY : English Turkish

Scroll Lock tuşu, bazen ekran kaydırmayı durdurmayı veya bir proğram üzerindeki yön oklarının etkisini değiştirmeyi sağlayan anahtar

SCROLL OF THE LAW : English Turkish

Tevrat, Yahudi kutsal kitabı

SCROLLING : English Turkish

n. resim veya metni dikey veya yatay hareket ettirme böylelikle de yeni bilgi bir kenardan görünürken eski bilginin diğer taraftan gözden kaybolduğu hareket (Bilgisayar); bir internet sohbet alanında diğer şahısların yazabildiğinden daha hızlı çeşitli metin satırları girmek suretiyle bozma veya kesintiye uğratma (Bilgisayar)

SCROLLWORK : English Turkish

n. şerit testere ile yapılmış süs

SCROOGE : English Turkish

adj. cimri, hasis

SCROOP : English Turkish

n. (bir ses hakkında) ipek hışırtısı sesine benzeyen kulak tırmalayıcı ses

SCROOP : English Turkish

v. gıcırtılı kulak tırmalayıcı gürültü yapmak; kulak tırmalayıcı gürültü üretmek

SCROTAL : English Turkish

adj. taşaklarla alakalı, testis torbaları ile alakalı, testislerin içerisinde olduğu deri torbası ile alakalı (Anatomi)

SCROTUM : English Turkish

n. testis torbası, erbezleri torbası, skrotum

SCROUNGE : English Turkish

v. aşırmak, çalmak, yürütmek, otlakçılık etmek

SCROUNGER : English Turkish

n. otlakçı, beleşçi, hırsız

SCRUB : English Turkish

n. ovma, ovalama, fırçalama, fırça, fırça bıyık, çalılık, fundalık, maki ormanı, bodur hayvan, bodur, cüce, takıma alınmayan oyuncu, ikinci takım

SCRUB : English Turkish

v. fırçalamak, ovmak, ovalamak, fırça ile ovmak, yıkamak, iptal etmek, ertelemek

SCRUB BRUSH : English Turkish

n. ovalayarak kazıma ve ağır temizlik için kullanılan kısa sert kılları olan fırça, ovalama fırçası

SCRUB TEAM : English Turkish

n. ikinci takım [spor.]

SCRUB THE FLOOR : English Turkish

zemini ovalamak, temizleme amacıyla yeri ovalamak

SCRUBBED : English Turkish

adj. ovalayarak yıkanmış veya temizlenmiş; ovalanmış, ova ova temizlenmiş, sıyrılmış, kazınmış