English Turkish
SCUZZ : English Turkish
n. (Kuzey Amerika Argosu) bıktırıcı şey, nefret uyandıran şey, itici şey, antipatik şey; hoşa gitmeyen kimse, sevilmeyen kimse, antipatik kimse
SCUZZY : English Turkish
adj. tatsız, hoş olmayan, itici, nahoş ,uygun olmayan; halka özgü, basit, açık saçık, müstehcen; itici, antipatik, nefret uyandırıcı, bıktırıcı
SCYLLA : English Turkish
n. İtalya'nın güney kıyıları açıklarında Messina Boğazı'nda bulunan kayalık; bir canavara dönüşen ve Messina Boğazı'nda yaşayan peri (Yunan Mitolojisi)
SCYTHE : English Turkish
n. tırpan
SCYTHE : English Turkish
v. tırpanla biçmek, tırpanlamak, biçmek
SCYTHE DOWN : English Turkish
v. biçmek [spor.], tırpanlamak [fut.]
SCYTHIA : English Turkish
n. güneydoğu Avrupa ve Asya'da batıda Tuna'dan doğuda Çin sınırına kadar uzanan tarihi bölge (İskitya)
SCYTHIAN : English Turkish
adj. İskitlere ait; İskit kültürüne veya halkına ait
SCYTHIAN : English Turkish
n. İskitya'da yaşayan; İskitya'nın tarihi halkından olan kimse
SCYTHIAN : English Turkish
n. antik İskitlerce konuşulan İran dili
SD : English Turkish
n. (İstatistik) istatistiki verilerin ortalamadan sapma derecesini ölçmek (sapmaların karekökü ortalamasının kareköküne eşit)
SD CARD : English Turkish
n. sd kartı
SDI : English Turkish
"Yıldız Savaşları", yaklaşan nükleer füzeleri hala havadalarken yok etmek üzerine Amerikan askeri planı (ilk kez eski Başkan Ronald Reagan tarafından duyurulan)
SDK : English Turkish
proğramcıların özel bilgisayar uygulamaları geliştirebilmesini ve bu proğramları çeşitli işletim sistemlerine adapte edebilmelerini sağlayan proğramlama araçları seti (genellikle bir editör, bağlayıcı, derleyici, vb. içeren)
SDRAM : English Turkish
ilgisayar saatinin hızı ile senkronize edilebilir ve ayarlanabilir Rastgele Erişimli Bellek
SDRS : English Turkish
n. IMF vasıtası ile uluslararası borç verme yöntemi
SDS : English Turkish
yönetim faaliyetlerine katılımı teşvik etmek için 1960 yılında kurulan radikal Amerikan öğrenci organizasyonu (Vietnam Savaşı'nın başlamasının ardından grup amacını aktif şekilde savaşı protesto etmeye odakladı)
SE : English Turkish
kompleks birimler tasarlayan ve geliştiren mühendis (ör: bilgisayar sistemleri, vb.)
SE : English Turkish
n. güney ve doğunun tam ortasındaki pusula istikameti
SE DEFENDENDO : English Turkish
(Hukuk) meşru müdafaa dahilinde (ör.: "meşru müdafa içerisinde cinayet işledi")
SEA : English Turkish
n. deniz, derya, dalga
SEA : English Turkish
adj. denizle ilgili, deniz
SEA ANCHOR : English Turkish
n. deniz çapası, açık deniz demiri, denizdeyken bir gemiyi bir yerde tutmak için kullanılan cihaz
SEA ANEMONE : English Turkish
deniz anemonu, taçyaprağı şeklinde dokungaçları ve jelatinimsi gövdesi olan deniz polipi
SEA APE : English Turkish
n. deniz maymunu, deniz su samuru
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani