Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SECTORIAL : English Turkish

adj. sektörel, bir sektörle alakalı; bir alt bölüme ait; bir bölge veya mahale ait; kesmeye adapte olmuş (dişlerle alakalı)

SECTORING : English Turkish

n. bölgelere ayırma/bölme hareketi, bölgelere ayırma veya parçalama hareketi

SECULAR : English Turkish

adj. dünyevi, dünyasal, laik, dinsel olmayan, sivil, yüzyıllık, yüzyıllardır süregelen, yüzyılda bir olan, sürekli, eskiden kalma

SECULAR LIFE STYLE : English Turkish

laik yaşam tarzı, seküler hayat tarzı, dinsel olmayan yaşam tarzı, dini kuralları takip etmeyi içermeyen hayat tarzı

SECULAR MUSIC : English Turkish

seküler müzik, dünyevi müzik, dini kökenli veya dini anlamı olmayan müzik

SECULARISE : English Turkish

v. laikleştirmek, seküler yapmak; dinsel olmayan şekilde yapmak; dünyevi şekilde yapmak (ayrıca secularize)

SECULARISED : English Turkish

adj. laikleştirilmiş, dünyevi şekilde yapılmış, dinsel olmayan şekilde yapılmış (ayrıca secularized)

SECULARISM : English Turkish

n. laiklik, dünya işleriye ilgilenme

SECULARIST : English Turkish

n. laiklik taraftarı

SECULARISTIC : English Turkish

adj. sekülaristik, din ve devlet işlerinin ayrılmasını destekleyen

SECULARITY : English Turkish

n. laiklik, dünyevilik, din kurumlarından ayrı olma

SECULARIZATION : English Turkish

n. laikleştirme, dini yönetime son verme

SECULARIZE : English Turkish

v. laikleştirmek

SECULARIZED : English Turkish

adj. laikleştirilmiş, dünyevi şekilde yapılmış, dinsel olmayan şekilde yapılmış (ayrıca secularised)

SECULARIZER : English Turkish

n. laikleştiren kimse, dünyevileştiren kimse, dinsel olmayan şekilde yapan kimse

SECULARLY : English Turkish

adv. seküler bir şekilde, laik bir şekilde, dinsel olmayan bir şekilde, dünyevi bir şekilde

SECUNDA : English Turkish

n. bir bayan ismi

SECUNDINE : English Turkish

n. son, döleşi, meşime, örtü [bot.]

SECUNDINES : English Turkish

n. plasenta, bebeğin doğumundan sonra dışarı atılan plasenta

SECUNDUM : English Turkish

prep.
a göre (Latince)

SECUNDUM LEGEM : English Turkish

temel yasa tarafından kararlaştırılam genel düzenlemeleri detaylandıran talimat

SECURABLE : English Turkish

adj. sağlanabilir, elde edilebilir, bulunabilir; güvenle saklanabilir; sağlama alınabilir, garantiye alınabilir; sıkıca bağlanabilir

SECURE : English Turkish

v. güvenceye almak, sağlama almak, sağlama bağlamak, sağlamlaştırmak, korumak, teminât vermek, sigortalamak, sağlamak, elde etmek, sıkıca kapatmak

SECURE : English Turkish

adj. sağlam, emin, güvenli, güvencede, güvenilir

SECURE A PLACE : English Turkish

ir yeri garantiye almak, bir yerin güvenliğini sağlamak, bir yeri güvenli hale getirmek