Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SECOND RATE : English Turkish

adj. ikinci sınıf, ikinci derecede

SECOND RATER : English Turkish

anlayışı kıt kimse, jetonu geç düşen kimse, geç anlayan kimse

SECOND READING : English Turkish

ana komitede tartışılmasını takiben teklif edilen bir kanun tasarısı üzerindeki parlamento oylaması

SECOND READING {OF A BILL} : English Turkish

Parlamento'da teklif edilen bir kanun teklifi üzerindeki ikinci tartışma (Yönetim, Hükümet)

SECOND REICH : English Turkish

ikinci Reich, 1871'den 1933'e kadar Alman cumhuriyetine dönüşen Alman imparatorluğunun adı

SECOND RUNNER-UP : English Turkish

yarış ikincisi, üçüncüden önce gelen yarışmacı

SECOND SALARY : English Turkish

ikinci maaş, bir ailede ana gelire ilaveten kazanılan ekstra gelir

SECOND SEX : English Turkish

ikinci cinsiyet, kadın cinsiyeti; feminist literatürün Simone de Beauvoir tarafından yazılmış önemli bir parçası

SECOND SHIFT : English Turkish

ikinci vardiya, işteki daha sonra başlayan vardiya, akşam vardiyası

SECOND SHOWING : English Turkish

ikinci gösterim

SECOND SIGHT : English Turkish

gaipten haber verme, geleceği görme yeteneği, kehanet

SECOND STRING : English Turkish

adj. yedek, düzenli bir oyuncunun için yeniden oyuna giren veya yerine geçen (spor karşılaşmalarındaki bir takımda); ikinci bir seçenek olarak kullanılabilir

SECOND STRING PLAYERS : English Turkish

n. yedek oyuncular, bir oyun esnasında oyunun başında oyuna başlamayan fakat daha sonra asıl takım veya oyuncunun yerine yedek oyuncu olarak giren oyuncular veya takım

SECOND STRING TO ONE'S BOW : English Turkish

ilave olasılıklar

SECOND TEMPLE : English Turkish

ikinci tapınak, Kudüs'te Babil sürgününden MÖ. 500 yılında geri dönen Yahudi halkı tarafından yeniden inşa edilen daha sonra Kral Herod'un hükümranlığında genişletilen ve sonunda MS. 70 yılında Romalılar tarafından yıkılan tapınak

SECOND THOUGHTS : English Turkish

düşüne taşına verilen kararlar, acele etmeden alınan kararlar

SECOND TIME : English Turkish

ikinci kez, ikinci sefer, ilave zaman, bir kez daha, tekrar

SECOND TO LAST : English Turkish

sondan ikinci, sonuncudan bir önceki yer, neredeyse en kötü

SECOND TO NONE : English Turkish

hepsinden iyi

SECOND TOOTH : English Turkish

n. ikinci diş, kalıcı diş, bir kimsenin bebeklik dişlerinin yerini alan 32 dişinden biri

SECOND TURN : English Turkish

ikinci dönüş, yolun dallara ayrıldığı ikinci yer

SECOND VERSE : English Turkish

ikinci mısra, ikinci dize, ikinci paragraf, ikinci kıta

SECOND VOICE : English Turkish

ikinci ses, müzikte eşlik eden ses, arka planda vokal yapan şarkıcı

SECOND WIND : English Turkish

n. ikinci rüzgar, ruhsal ve fiziksel çaba ve gayret sarfından sonra yenilenmiş enerji veya güç; zaten başlamış olan bir girişimi devam ettirmek için yenilenmiş ruh veya enerji

SECOND WORLD WAR : English Turkish

ikinci dünya savaşı, II. Dünya Savaşı, 1939 yılında Almanya'nın Polonya'yı işgali ile başlayan ve 1945 yılında Almanya ve Japonya'nın işgal eilmesi ile son bulan Anlaşma devletleri ile Müttefikler arasındaki savaş