Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SECURE A RESIDENCE : English Turkish

yaşayacak bir yer bulmak

SECURE BY PATENT : English Turkish

v. patent almak

SECURE ELECTRONIC TRANSACTION : English Turkish

n. güvenli elektronik işlem, (E-ticaret'te) SET, İnternet kredi kartı ile gerçekleştirilen finansal işlemlerin güvenliği için standart bir protokol markası

SECURE HTTP : English Turkish

güvenli HTTP, Güvenli Hiperteks Aktarım Protokolü, mali ve iş bilgilerinin kodlanmış olarak tarnsferini sağlayan www protokolü (İnternet)

SECURE HYPERTEXT TRANSFER PROTOCOL : English Turkish

Güvenli Hiperteks Aktarım Protokolü, www için İnternet üzerinden gönderilen bilgileri şifreleyerek yada şifresini çözerek güvenli veri aktarımını sağlayan protokol (Bilgisayar), HTTPS

SECURE OF SUCCESS : English Turkish

aşarının teminatı

SECURE OFF TERRITORY : English Turkish

ir bölgenin güvenliğini sağlamak, güvenlik gerekçeleri ile bir bölgeyi kapatmak

SECURE ONE'S PLACE : English Turkish

kendi yerini sağlama almak

SECURE ONESELF AGAINST : English Turkish

kendini
a karşı garantiye almak, kendini
a karşı korumak

SECURE QUALIFICATION : English Turkish

niteliklerini garantiye almak, bir müsabakada yerini garantiye almak

SECURE SOCKET LAYER : English Turkish

güvenli soket örtüsü, www üzerinden güvenli bir şekilde bilgi iletişimini sağlayan Netscape tarafından tasarlanan protokol (Bilgisayar), SSL

SECURED : English Turkish

adj. sağlam, sigortalı, güvenceye alınmış, depozitli, teminât depozitli

SECURED BY A PATENT : English Turkish

adj. patentli

SECURED CREDITOR : English Turkish

verdiği borç ipotek edilmiş mülkiyetle garanti altına alınmış kreditör

SECURED DEBT : English Turkish

sağlama alınmış borç, ona karşı özel garantiler ortaya konulmuş borç

SECURED HIS FUTURE : English Turkish

geleceğini garantiye almış, başarılı bir geleceğe sahip olmasını sağlama almış, geleceğini daha iyi yapmak için çalışmış

SECURED HIS PLACE : English Turkish

yerini sağlama almış, pozisyonunu garantiye almış

SECURED HIS POSITION : English Turkish

yerini sağlama almış, pozisyonunu garantiye almış

SECURED LOAN : English Turkish

sağlama alınmış kredi, karşılığında özel teminatlar gösterilmiş kredi

SECURELY : English Turkish

adv. emniyetli bir şekilde, sağlam bir şekilde, garantili bir şekilde; kesinlikle, elbette, muhakkak, tabii; sıkı bir şekilde (kilitlenmiş, kapatılmış, vb.)

SECURENESS : English Turkish

n. güvenlilik, eminlik, tehlikeden uzak olma

SECURER : English Turkish

n. sağlama alan kimse veya şey, garantiye alan kimse veya şey

SECURIFORM : English Turkish

adj. balta gibi şekillendirilmiş; baltası olan

SECURITIES : English Turkish

n. tahviller, senetler

SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION : English Turkish

güvenlik ve değiştirme komisyonu, SEC, menkul kıymet satışını ve halka arzı düzenleyen ABD kurulu