English Turkish
SEDENTARINESS : English Turkish
n. pasiflik, durağanlık, küçük derecede fiziksel egzersiz yapma eğilimi; küçük derecede fiziksel egzersiz yapma özelliği
SEDENTARY : English Turkish
adj. yerleşik, yerleşmiş, oturmuş, oturan, oturarak yapılan, hep evde oturan
SEDER : English Turkish
n. Fısıh Bayramı tatili esnasında Yahudiler tarafından kutlanan şenlikli dini tören ve yemek (Mısır'dan toplu göçün anısına)
SEDGE : English Turkish
n. kamış, saz, hasırotu, sazlık
SEDGE WARBLER : English Turkish
n. çilardıcı
SEDGY : English Turkish
adj. kamışla (bataklık bitkisi türü) kaplanmış
SEDIMENT : English Turkish
n. tortu, çökelti, telve, tortul tabaka, posa
SEDIMENTARY : English Turkish
adj. tortulu, tortul
SEDIMENTARY ROCK : English Turkish
tortul kaya, sualtı çökeltisinin birikimi tarafından oluşturulmuş ve katmanlı yapısı olan taş türü
SEDIMENTATION : English Turkish
n. sedimantasyon, çökelme, tortulaşma
SEDIMENTATION RATE : English Turkish
n. sedimantasyon hızı
SEDITION : English Turkish
n. kışkırtma, tahrik, isyana teşvik, ayaklandırma, isyan
SEDITIONARY : English Turkish
n. farklı düşünmeyi teşvik eden kimse, isyanı teşvik eden kimse (özellikle hükümete karşı)
SEDITIONARY : English Turkish
adj. farklı düşünmeyi teşvik eden, isyanı teşvik eden (özellikle hükümete karşı))
SEDITIONIST : English Turkish
n. farklı düşünmeyi teşvik eden kimse, isyanı teşvik eden kimse (özellikle hükümete karşı)
SEDITIOUS : English Turkish
adj. kışkırtıcı, tahrikçi, ayaklandıran, asi
SEDITIOUSLY : English Turkish
adv. farklı düşünmeyi teşvik edecek şekilde, isyanı teşvik edecek şekilde (özellikle hükümete karşı)
SEDITIOUSNESS : English Turkish
n. isyan, başkaldırı, tahrik, kışkırtma
SEDUCE : English Turkish
v. baştan çıkarmak, tahrik etmek, ayartmak, kanına girmek, iğfal etmek
SEDUCEABLE : English Turkish
adj. ayartılabilir, baştan çıkarılabilir; kötü yola düşürülebilir, ayartılabilir; cinsel ilişkiye girmeye ikna edilebilir
SEDUCEMENT : English Turkish
n. ayartma, baştan çıkarma; kötü yola sürükleme hareketi; bir kimseyi cinsel ilişkiye girmeye ikna etme eylemi
SEDUCER : English Turkish
n. baştan çıkaran kimse, iğfal eden, baştan çıkaran, ayartan
SEDUCIBLE : English Turkish
adj. ayartılabilir, baştan çıkarılabilir; kötü yola düşürülebilir, ayartılabilir; cinsel ilişkiye girmeye ikna edilebilir
SEDUCINGLY : English Turkish
adv. baştan çıkarıcı bir şekilde, ayartıcı bir şekilde, çekici bir şekilde
SEDUCTION : English Turkish
n. baştan çıkarma, ayartma, iğfal, baştan çıkarıcılık, cazibe, çekicilik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani