English Turkish
SEE HOME : English Turkish
evi görmek, bir kimsenin evine kadar eşlik etmek
SEE HOPES GO UP IN SMOKE : English Turkish
ümitlerin dumanla uçup gittiğini görmek, kaybolan umutları izlemek, hayallerinin yıkıldığını görmek
SEE HOW THE CAT JUMPS : English Turkish
kedinin nasıl sıçradığını görmek, ne olacağını görmek için beklemek, sonucu bekleyip görmek
SEE HOW THE LAND LIES : English Turkish
durumun ne olduğunu anlamak, şartları kontrol etmek
SEE HOW THE SQUARES GO : English Turkish
işlemi seyretmek, işlemi kontrol etmek, olayların akışına bir göz atmak
SEE HOW THE WIND BLOWS : English Turkish
durumun ne olduğunu anlamak, şartları kontrol etmek
SEE IN TRUE COLORS : English Turkish
gerçek renginde görmek, doğru şekilde görmek, olay ve nesneleri gerçekte oldukları gibi görmek
SEE INTO : English Turkish
anlamak, kavramak, görmek
SEE INTO A MILLSTONE : English Turkish
keskin bir idrak hissine sahip olmak
SEE IT IN A WHOLE NEW LIGHT : English Turkish
irşeyi yeni bir perspektiften görmek, birşeyi yeni bir yolla anlamak
SEE IT THROUGH : English Turkish
ir şeyin uygun şekilde tamamlandığından emin olmak
SEE LIFE : English Turkish
hayatı görmek, deneyim kazanmak, tecrübeli hale gelmek
SEE LIGHT AT THE END OF THE TUNNEL : English Turkish
tünelin sonunda ışığı görmek, sonunu görmek, sonucu görmek
SEE MORE OF : English Turkish
ir kimseyi daha sık görmek
SEE NO EVIL HEAR NO EVIL SPEAK NO EVIL : English Turkish
kötüyü görmeme kötüyü duymame kötüyü konuşmame, belirli bir duruma dahil olmayı istemeyen bir insanı tanımlamak için kullanıla genel ifade; dahil olduğu bir faaliyetteki ahlaksızlığı kasıtlı olarak önemsemeyen bir kimse için kullanılan ifade
SEE OFF : English Turkish
yolcu etmek, uğurlamak, geçirmek
SEE ONE'S WAY : English Turkish
yolunu bulmak
SEE ONESELF OBLIGED TO : English Turkish
v. kendini borçlu hissetmek
SEE OUT : English Turkish
kapıya kadar geçirmek, yarım bırakmamak, vazgeçmemek, sonuna kadar götürmek
SEE OVER : English Turkish
gözden geçirmek, kontrol etmek, gezip görmek
SEE RED : English Turkish
tepesi atmak, öfkelenmek
SEE ROCKS AHEAD : English Turkish
yaklaşan bir krizi hissetmek
SEE SERVICE : English Turkish
hizmet etmek (askeriyede, vb.); eskimek, eski hale gelmek, tekrar tekrar kullanılmaktan dolayı eskimek
SEE SMB. TO THE DOOR : English Turkish
v. geçirmek, kapıya kadar geçirmek
SEE SNAKES : English Turkish
fitil gibi sarhoş olmak, sarhoş olup yılanlar gördüğünü sanmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani