English Turkish
SIDE WIND : English Turkish
yan rüzgar, çevirerek taarruz etme, kuşatarak taarruz
SIDE WITH : English Turkish
tarafını tutmak, aynı tarafta olmak
SIDE-ARMS : English Turkish
ele takılan küçük silahlar, bir askerin yanında sakladığı silahlar
SIDE-CUT : English Turkish
kestirme, kestirme yol, yan yol, kenar yolu; farklı yönlere ayrılan yol
SIDE-KICK : English Turkish
yardımcı, asistan, partner, eş
SIDE-LINE : English Turkish
kenar çizgisi, ek iş, kenarda yapılan ilave iş; bir sahadaki sınır çizgisi (Spor)
SIDE-LOCK : English Turkish
yüzün kenarlarında uzun saç kıvrımları
SIDEBAR : English Turkish
n. çerçevesi oluşturulmuş hikaye, ana haber hikayesini tamamlayıcı ve onunla alakalı haber konuları veya hikayeleri (Gazetecilikte); bir mahkeme salonunda hakim ve avukatlar arasında jürinin duyamayacağı bir tarzda yapılan görüşme veya tartışma (Hukuk'ta); bir Web dökümanında ana metnin kenarına yerleştirilmiş ve metin içeren dikdörtgen çubuk şeklindeki bar (Bilgisayar)
SIDEBOARD : English Turkish
n. büfe, yan masa
SIDEBOARDS : English Turkish
n. favori
SIDEBURN : English Turkish
n. direk olarak iki kulağın önüne yerleştirilmiş sakal yaması
SIDEBURNS : English Turkish
n. favori
SIDECAR : English Turkish
n. motosiklet yan arabası, motosiklet sepeti
SIDECHAIR : English Turkish
n. kol dayama yeri olmayan ileri geri sallanan sandalye
SIDED : English Turkish
adj. çevrili, cepheli, kenarlı, taraflı
SIDED WITH : English Turkish
desteklenmiş, bir kavgada bir tarafın fikrine katılmış
SIDEDNESS : English Turkish
n. belirli bir çeşit veya sayıda kenarının olması özelliği (ör. tek kenarlılık)
SIDEHILL : English Turkish
n. bir tepenin kenarı, yamaç, bir tepenin tepesi ile dibi arasındaki bölümü
SIDEKICK : English Turkish
n. ortak, yardımcı, arkadaş
SIDELESS : English Turkish
adj. kenarsız, kenarları olmayan
SIDELIGHT : English Turkish
n. yan sinyal, borda feneri, uçağın yerini gösteren lâmba, yandan gelen ışık
SIDELINE : English Turkish
n. kenar çizgisi, yan çizgisi, tâli hat, tâli yol, yan yol, ek iş
SIDELINES : English Turkish
n. bir varlığa karışmamayı adlandıran bir kuramsal görüş; sadece izleme; (Basketbol) oyun alanı boyunca uzanan iki kenar çizgisi
SIDELING : English Turkish
adj. bir tarafa yönlendirilmiş, dolambaçlı, meyilli; eğik, eğimli, meyilli, yatkın
SIDELING : English Turkish
adv. eğimli bir şekilde, dolambaçlı bir şekilde, meyilli bir şekilde, yanlamasına; yana; yandan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani