English Turkish
SIDLE UP TO : English Turkish
v. sokulmak, ürkerek sokulmak
SIDLINGLY : English Turkish
adv. yan yan gitme hareketiyle, sokulan bir tarzda, yanlamasına sürünme hareketiyle
SIDNEY : English Turkish
n. bir erkek ismi; bir bayan ismi; bir soyadı; ABD'de bazı kasaba ve şehirlerin adı; Sydney (Avustralya); Manitoba'da (Kanada) bir kasaba; İngiliz Kolumbia'sında (Kanada) bir kasaba; Sir Philip Sidney (
1586), İngiliz yazar ve şair, Kraliçe Elizabeth'in saray ahalisi üyesi
SIDON : English Turkish
n. Zidon, Lübnan'da Akdeniz kıyısında bir şehir (Lübnan'ın üçüncü büyük şehri)
SIDONIE GABRIELLE COLETTE : English Turkish
n. Colette (
1954), kadınlar hakkında romanlar yazan Fransız romancı
SIDS : English Turkish
eşik ölümü, sağlıklı bebeklerin bilinmeyen sebeplerden ölmesi sendromu (genellikle uyku esnasında)
SIECLE : English Turkish
n. çağ, dönem, devir; yüzyıl, asır (Fransızca)
SIEGBERT J.M. GANSER : English Turkish
n. (
1931) Alman psikiyatrist
SIEGE : English Turkish
n. kuşatma, çevresini sarma, ele geçirmeye uğraşma, hastalık devresi, tezgâh (iş)
SIEGE-WALL : English Turkish
koruyucu duvar, kale hisar, duvar boyunca kuleler serisi
SIEGEL : English Turkish
n. Benjamin "Bugsy" Siegel (
47), Las Vegas'taki ilk gazinoyu açan ABD'li gangster, "Cinayet AŞ." olarak bilinen kiralık katiller topluluğunun üyesi
SIEMENS : English Turkish
n. iletkenlik birimi
SIENA : English Turkish
n. İtalya'nın Tuscany Bölgesi'nde bir vilayet; Siena vilayetinin başkenti; bir soyadı
SIENNA : English Turkish
n. koyu kahverengi
SIERRA : English Turkish
n. dişli doruk
SIERRA LEONE : English Turkish
n. Sierra Leone Cumhuriyeti, batı Africa'da bir ülke
SIERRA NEVADA : English Turkish
n. doğu Kaliforniya'da (ABD) sıradağlar; güney İspanya'da sıradağ
SIESTA : English Turkish
n. öğle uykusu, siesta
SIEVE : English Turkish
n. kalbur, elek, kevgir, ot sepeti, boşboğaz
SIEVE : English Turkish
v. kalburdan geçirmek, elemek
SIEVING : English Turkish
n. malzemeyi kalburdan geçirme eylemi, eleme hareketi
SIFT : English Turkish
v. elemek, kalburdan geçirmek, kevgirle serpmek, gözden geçirmek, iyiyi kötüyü ayırmak, ince eleyip sık dokumak, titizlikle araştırmak
SIFT OUT : English Turkish
eleyerek ayıklamak, ortaya çıkarmak
SIFTED : English Turkish
adj. kalburdan geçirme, eleme, filtreleme
SIFTER : English Turkish
n. delikli kap, ağzı delikli kap
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani