English Turkish
SMOTHER UP : English Turkish
v. bastırmak, yatıştırmak, örtbas etmek
SMOTHER WITH : English Turkish
v. boğmak, sımsıkı örtmek, kaplamak
SMOTHER WITH KISSES : English Turkish
öpücüklere boğmak
SMOTHERY : English Turkish
adj. boğma/söndürme eğiliminde olan, bastırma eğiliminde olan
SMOUCH : English Turkish
v. sıkı sıkı öpmek; kirletmek, pisletmek, is lekesi yapmak, lekelemek
SMOUCH : English Turkish
n. kara leke, koyu leke, kirli veya yağlı birşeyin is lekesi; kara leke
SMOULDER : English Turkish
n. için için yanan ateş
SMOULDER : English Turkish
v. dumansız yanmak, için için yanmak, içten içe olmak
SMOULDERING : English Turkish
adj. alevsiz yanan veya tüten; bastırılmış duygu ve kızgınlığı ifade eden; bastırılmış bir durumda bulunan (ayrıca smoldering)
SMPTE : English Turkish
ABD'de 1916 yılında endüstrideki hareket görüntüleme sahasını geliştirmek ve standartları belirlemek amacıyla kurulan sinema endüstrisinde çalışan mühendislerin uluslararası profesyonel organizasyonu
SMS : English Turkish
ir cep telefonundan diğerine kısa mesaj gönderilebilmesini sağlayan cep telefonu fonksiyonu
SMS LANGUAGE : English Turkish
n. SMS metin dili
SMSGT : English Turkish
ABD Hava Kuvvetleri'nde başçavuş rütbesinin üzerinde bir rütbeye sahip astsubay
SMTP : English Turkish
n. İnternet yolu ile elektronik posta göndermek için kullanılan protokol (Bilgisayar)
SMU : English Turkish
Teksas'ta Hristiyanlığın Metodist mezhebi (ABD) ile alakalı olan büyük üniversite
SMUDGE : English Turkish
n. is lekesi, duman lekesi, sinekleri kaçırmak için yakılan ateş
SMUDGE : English Turkish
v. bulaştırmak, is olmak, kara olmak, lekelenmek, kirlenmek, bulaşmak, lekelemek, karalamak
SMUDGED : English Turkish
adj. lekelenmiş, kirletilmiş; lekelenmiş, bulanıklaştırılmış
SMUDGY : English Turkish
adj. isli, lekeli, kirli
SMUG : English Turkish
adj. temiz giyimli, şık, kendini beğenmiş, kendisiyle gurur duyan
SMUGGLE : English Turkish
v. kaçakçılık yapmak, gümrükten mal kaçırmak, gizlice çıkarmak, gizlice sokmak (mektup vb.)
SMUGGLE IN : English Turkish
v. kaçakçılık yapmak, yasadışı şekilde ithal etmek; gizlice getirmek
SMUGGLED : English Turkish
adj. kaçak
SMUGGLED GOODS : English Turkish
kaçak mal, ülkeye yasaya aykırı bir şekilde getirilmiş ticari mal
SMUGGLER : English Turkish
n. kaçakçı, gümrük kaçakçısı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani